Gecenin Sanrısı
ninniler bastı bu gece şehri
uyku berzahta kaldı
ben senin gözlerinde büyüyen
bir bebek gördüm sanki
kıyamete kadar sustayım
sesin kulaklarımı çaldı
gece nazenin bir türküdür
annemin evinde uyuyan pervaz
bahçemiz petunyalar yurdu
ak fincanlarda köpüren kahve
gelincikler getirdim sana
artık dur biraz
gök öyle güzel ki öyle mavi neşe
yer öyle de patavatsız işte
soruyor seviyor musun susuyorum
annen ölmüştü acısı nasıl
onun kopan kirpiklerinin yerine koy beni
şimdi değilse bile yarın
anlamalısın biraz olsun Sufi bir alçağım
dilin değilse bile sözün
aklını çalıyorlar şu sıcakta canım
şems olanca gücüyle gelir
dahası göğsüne oturur bir filin
ölüm su kadar azizsin işte
bencileyin kahrına talip
şu gece kuşlarının benzeri şiirlerim
korkuluk yüzlü kargaların
aklına gelirse bir gün sevgilim
duymazdan gel diye sana dememiş miydim
ölürüm sana ölürüm sana ölürüm