Geçer Gerçi Uyudukça
unutulmuşluğu ile kayboldu şehir,
her adımın altında bir günah ilişmiş,
soğuğa değmiş hararetli tenlerin aşk atıkları,
geçer gerçi sabaha...
onsekiz yirmili yaşların vurgun yememiş özgürlük budalalığı,
merakla birbirini tanımaya sabırsız ten budalalıkları,
toz pembe değil açık gri, buz mavi filtreler arkasından görünür dünya,
geçti gerçi ilk para girdiğinde bedene...
üretik değil henüz iyilik dışkıları,
geri dönüşmesiz salınırken doğaya zararsız,
ve ağaç hala ağaçken ki zamanlarda kalınan,
gerçi geçer ilk günahsıza kıydığında ıssızda...
karbonmonoksit denen hava ile kararmış huzursuzluk metropolü,
yeşili kaybolmuş,kaldırımlarına bile gri bulaşmış şehir,
bir genç kız, bir toy oğlan çocuğu,
geçer gerçi nefes aldıkça...