Geçmeyen
Toparlanıp kendimden,
sığındığım türküler vardı.
Onca boşluğu çekip çeviren annem gibi.
Kum saatlerinin bitimine denk gelen oyunlardı
Koynumda saklanan beceriksiz çocukluğum
Oysa ben büyümeyi hiç öğrenemedim
Kurumsal adıyla asıldı yaşım boynuma
Yaşadım sandılar onca acının ardında.
Anlatıları vardı insanların
Belli bir anlamın ortasında
Güneşi toprağa serip ısınan
Sevdaları yağmura inanan
İnsanlar
Hünerli bakışlarıyla kırılgan
Hani bir kıymık batsa gülüşü kanayacak
Kendini tamlayıp kendinden kaçacak
Göğüs boşluğumda köhne bir evin kokusu
Sıralı sırasız ölümlerle çatlayan duvarlar
Çocukluğumu bıraktığım askı
Çürüyen sandelyenin korkusu masanın ardında
Suyun sesine yalvaran kurak toprağı bahçenin
Ve içimde mutsuzluğu herşeyin...
2024
Eşyalar konuşsa ne çok şey anlatacaklar da çocukluğumuz bizden gideli eşyalar da suskun. Tebrik ederim Murat bey. Gerçekti, hüzünlüydü.