Geçmişin Bedeli
Bir ülke düşünüyorum;
Bir kısmı kürtçe
Bir kısmı türkçe
Bir kısmı konuşmakta ermenice..
Şimdiye kadar birtek
Mevsim kuşları
Onlardan daha yabancı
Bir dili konuşuyordu.
Hepsi komşuydular,
Paskalyada müslümanlar
Oruç ayında, hristiyanlar
Davet edilirdi evlere.
Bir sabah
Şafak sökmeden
Köpeklerle yola çıkan
Saray birlikleri
Ateşe verdiler evleri.
Eşekleri,inekleri
İhtiyar kadınları,
Hatta yeni yetmeleri
Acımadan yaktılar.
Bir iç savaşla uyandı
Gece en güzel uykusunda,
Kasabalardan,köylerden
Atlılar gidiyordu dört nala.
Krallık usulü
İşkenceler başlamış,
Taşlık ve ovalık yerlerde
Kâh saga kâh sola
Kaçıştırılıyordu insanlar.
Askerler naralar eşliğinde
Hanlarda yemekler yiyor,
Kaçırılan genç kızlar
Önlerinde hizmete durmuştu..
Ekili araziler
Talan ediliyor,
Meralar yıkılıyor,
Sulama kanallarına
İşiyordu eli silahlılar.
Çobanların
Etrafında koşuşan,
Koyunlar,keçiler
Gün geçtikce
Azalıyordu.
Küçük ağaçlar,
Tahta kapılar,
Çağresiz insanlar,
Tek bir renge boyanıyor,
Ertesi günün sabahında
Kesiliyor,yakılıyor,
Öldürülüyorlardı..
Köşk niyetine
Dağ evleri kuruluyor,
Ot bitmez bataklıklar
Yoksula armağan ediliyordu.
Direnen halkda vardı
Bunun adı ' UMUT'du
Güneşi izliyorlardı,
Birde direnişini çocuklarının.
Artık sürgündüler
Denize yaklaşmak suç!
Sadece dağda,mağrada,
Yaşama hakkı verilmişti.
Şimdi onların torunları,
Hesabını soruyor geçmişin,
Sorduğu için vuruluyor,
Ancak öldüğü zaman veriliyor,
Hakkı olan toprağın bir karışı..
tarihi olaylar hakkında şiir yazabilmek derin bir tarih bilgisini, bunun yanında da psikoloji, sosyoloji, ve politikadan biraz haberdar olmayı gerektirir.. şairin kültürel donanımını bilmiyorum, sözünü ettiği olaylar olduğu zamanın koşullarına göre değerlendirilmeli diye düşünüyorum. yoksa ne söylersek söyleyelim gülünç olur...tıpkı kadının seçme ve seçilme hakkını birçok batılı ülkeden önce hayata geçiren atatürke despot, faşist, diktatör dedikleri gibi....