Gel

kasırgalar sıcak
sokaklar kör
kapılar kırık yanık perdeleri pencerelerin


efkârın dibine vuran hasretin külleri yağıyor şimdi yerde gökte imansız gürültü
kırlangıçları kaçak namahrem düşlerle
serçeleri ölü düşmüş saçaklarına


arşeler vuruyor boşluğuna şehrin
çocuksu özneler sarılmış kuytu kundaklara
yitik güveylere ağlıyor gelinler
duvaklarında o malum dua


gel gözlerine kömür sürmelenmiş gün batımı
kur avuçlarına akşamın çilingir sofrasını
yerleşsin tabureye otuzbeşlik sarhoşluklar kadehi vuralım kör mermilerle


gel de bitsin bu göğüs sancısı
kısık ateşte kavuşturalım avuçlarımızın kristal kırıklarını
inletelim zulasını köşe bucak yamaçların


gel
kuşlara kanat takalım dudaklarımızdan


kaçışsın artık kahverengi hayaller
kuru dumanları dağıtalım nefesimizin poyrazıyla


tüketelim ne kadar soluk kaldıysa
ciğerimiz sönsün şehir dönsün menziline gel



gel de bitsin bu göğüs sancısı
kısık ateşte kavuşturalım avuçlarımızın kristal kırıklarını
inletelim zulasını köşe bucak yamaçların...

28 Eylül 2016 941 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (2)