Gel Lütfen
Kaç kez ölüm, yüreğimin kapsına dayandı
Hiç bir şey yokluğun kadar ölüme yakın değil
Özledim gel lütfen...
Yanık tenli, esmer bir gülüşe esaretim
Hibe ederken sensizliğe kocaman ömrü
Ne çok çıkmazlara düşmüş yolum
Bitimsiz yanılgılarda, voltalayıp durmuşum
Başımı döndüren yalnızlık nöbetleri aman vermiyor
İçimi kamçılayan acılar
İçimi hınca hınç dolduran hasretin, süzülüyor gözlerimden
Kirpiklerime tutunmadan
Sensiz zamanları ıslatıyor
Tut ki gecenin sessizliği içimde demlenir
Uzandığım her şey benden çok uzak, tıpkı sen kadar
Senli hayalleri kefenliyor ellerim
İnsan düşlerinin katili olur mu.?
Tuzla, buz olunca oluyor işte
Aylardan Şubat'ı yüreğine sığınışım
Hiç acımadan
Yokluğuna teslim ettin
Mevsim yine kış, hava soğuk ve ayaz
Dışarda deli rüzgar bize ağlıyor
Şubatın arifesi yakın
Gecenin yosma yüzü, buzdan kütle
Sıtma nöbetlerim var
Yokluğuna aşinayım
Tir tir titriyor yüreğim
Öyle Üşüyorum ki
Sen nefesimin taze buğusu
Dört mevsim kışımı, bahara
Yüreğinin kollarını boynuma dolayacak kadar gücün varsa
Güneşi sırtlan, durma gel
Yokluğunun dayanılmazlığı tat vermiyor
Her şey zehir zemberek
Ah baharı görmeyen gönül dağım
Kendime şehirler arası kadar uzağım
Aynada ki yüzüm hüzün
Artık aklımın baskısına karşı çıkmayacak kadar yorgun
Anıları ve bendeki seni unutmaya zorluyor
Akreple, yelkovana öfkem büyüdü
Bilirsin, saman alevidir öfkem.!
Yüreğe sözüm geçmez belki
Aklıma biat ederim
Tutar deliliğim unuturum.!
Kimsesizliğim arsız
Yorgunluk iliklerime yürüdü
Yine keşkelere takılıp kaldı dilim
Kalbim mi, yoksa aklım mı yalancı.?
Ya gözlerimin tanıklığını, nasıl inkar edeyim
Sensizliği taşıyan yüreğin inkarı olur mu
Üşüdükçe sen kokan ellerim
Umudun düne gebeliğini düşledim
Ve yeniden kendi doğuşuma şahit oldum
Yanıldım
Yoruldum
Hayat hep tekerrürden ibaretmiş
Yine kırılan hayallerin tozunu alan oldum
Dedim ya.!
Hiç bir şey yokluğun kadar ölüme yakın değil
Özledim gel lütfen...