Gel Merdiven Kuralım Gökyüzüne
asıl evetten sonra başladı her şey:
mesela, geçmiş yıllar düşüyor suyun yüzeyine
umudun yansıması gibi gel - gitler içinde yakamozları,
ışıkları kaybolmuş evler ve sokak lambaları ne kadar fulü.
bakıyorum, dalgaların her vuruşu
anlatır gibi geleceğin çeşitli hikayelerini.
o, diplerde dolaşan küçük balıklar,
ürkektiler, ama ne kadar da hareketli,
kaçışlarına bakın yosun diplerine.
asıl evetten sonra başladı her şey:
diyorum yeniden gözden geçirilmeli iç içe iken beyinler.
sağını solunu çevirerek, hatta tozunu da alarak
gerek te yoktu zaten matematiğin o zor taraflarına,
alt-üst olmuş yer çekimleri.
ah, Newton! bu topraklar üzerinde dolaşırken ne demeli,
elma - armut bahçelerinden ne demeli kendi kendimize.
bir dilim ekmek, kenar köşedekilerin bir kısmı bile yeterli
kimler neleri atmadı ki, bakın yolun sağındaki yeşilliklere....
asıl evetten sonra başladı her şey:
yarın seni tekrar görebilmek için susmalıyım diyorum,
ne söyleceksem, örtmeliyim sözlerimin üzerini,
ya da alıştırmalıyım küçük dilimi her seferinde
hay Allah, ne olduysa demokrasiyle oldu işte
birileri basarken köyleri, kentleri...
güneşi boyarlarken oturduk, seyrettik,
en kötüsü de ne, biliyor musunuz?
her şeyi en başından biliyorduk,
en başından beri dökülmüştü kelimeler sokaklara.
neler yazılmıştı, düşünelim, neler okumuştuk
hatta son kelimesinden sonra düştü ölüm
sıçrayan kanlar hala durur kapı önlerinde.
bakmayın öyle böyle konuşmalara:
her gök gürlemesinde gördük güneşin kuşatılışını
topladık düşen bulutları, seyrettik, şimdi birlikte üşüyoruz.
çirkinliğin ağacı çiçek açtı, dipte patlayan piçlerini boş ver
bak, arka bahçede fidanlar su ister, güneş ister...
asıl evetten sonra başladı her şey:
sanılmalar üzerinde oynaştıkça yer - gök, bir de yarınlar...
gel, önce merdiven kuralım istersen gökyüzüne.
Bursa - 21.04.2017
Teşekkür ediyorum... Saygı, sevgi ile...
Aslında Evetten önce de usul usul başlamıştı. Kimini görüyor, kiminin ayak seslerini duyuyorduk. Önce maviler kirlendi, yeşiller sarardı. Güneşi balçıkla sıvarlarken nasıl olsa tutmaz diye ses çıkarmadık "Tutmaz diye" bahanesiydi aslında. gerçek neden, sevdkjlerimizi bir daha görmemek korkusu muydu acaba demek geliyor içimden.
Biliyorduk...Biliyorduk....Bunun böyle olacağını biliyorduk...Aslında suçumuzu da biliyorduk...Suçumuz. Sarı öküzü istediklerinde vermemeliydik. Sesimiz çıkmadı. Daha büyük suçumuz sa hem biliyor hem de bilmeyenlere öğretmek için kılımızı kımıldatmıyorduk. Şimdi artık ne desek yararı yok...
Güncele dair müthiş bir farkındalık şiiri. Yarınlarda bir belgesel niteli kazanabilir bu şiir. Ders kitaplarına girebilir uzak fakat aydınlık yarınlarda...
Kutluyorum bu muhteşem yürek sesinizi. Saygımla....
Refik bey ,
Keyifle okuyorum şiirlerinizi 👍