Geldim İşte
Bitmeyecek umutların, hayal kırıklarıyla geldim
Üşüyen yüreğim,
Görmeyen bedenim,
Hüzünbaz sevmelerin
Çiğnenmiş artıklarıyla geldim...
Katran gecelerin heyulasında
Ayyuka çıkan feryadımın suskunluğuyla
Ömrümün en körpe soluğunda
Kesilmiş bir hesabın
Ağır vebaliyle geldim...
Kırılan dizelerim,
Koparılan sözcüklerim
Ve hislerimi asamadığım boşlukta
İçime kazıdığım
Yetim şiirlerimle geldim...
Dilsiz kelamın dikişlerini söke söke
Sağır susuşlarımı yırttığım çığlığımla
Kör gecelere salıverdiğim umudun çaresizliğinde
Gözü dönmüş hüzne başkaldırıp
Mâhkun kederin katmerli galibiyetiyle geldim...
Hilelerin satıldığı pazarlarda
Ucuza giden ümitlerim,
Yağlı ipin çaresizliğiyle
Asılan düşlerimin kıyısında
Yargısız infazlarımla geldim...
Kanayan gözlerin,
Çiseleyen bakışlarıyla
Parçalanan göğsümün,
Dikiş tutmaz çeperinde
Bütün hücrelerimi yırtarak
Yaşama isteğimin iflasıyla geldim...
Penceresiz bir gezegenin,
Bilinmez labirentinde
Çözümsüz sırlarımı omuzlayarak
Ezik bir yorgunluğun sancısıyla
Soğuk terlerimi dökmeden geldim...
Devrilen yıllarımın sonbaharında
Solgun bir Eylül akşamı,
Kurumuş hasretimin savruluşuyla
Buz tutan bakışlarımı,
Gözlerinle eriterek geldim...
Uyan! Ey yürek!
Geldim işte...
Beynimden sıçrayan tanelerini avuçlayarak
Yine asi adımlarımla
Bıkmadan, usanmadan
Ve de utanmadan...
Yana yakıla
Belaya çarpa çarpa
Utanç duvarımı yıkıp
Cürm yığılı enkazı dağıta dağıta
Tek bir soluğuna dokunabilme şecaatine namzet,
Gelemediğim kendimle
Sen olacak b/ana ...
Üflediğim tüm ışıklarda,
Yakacağım bir tek sana geldim...