Gelecek
Öyle ucube yalnızlıklarda kalmadık biz ulu orta
Yokluk sefilliğinde varlık ceremesine takılmadık
Omuz atmadık körpe kalmış karanlıklara akşam vakti
Yol ortasına oturup yokuşları seyir eylemedik
Düşmedik ulu orta çizilen karanlık sokaklara
Kapılmadık esrarengizce esip ortalığı yıkıp geçen rüzgârlara
Yıpranmış hikâyelere konu olmadık en ızdıraplı sözcüklerle
Durup durup öylece esmedik dik duruşlu yokuşlara
Kırık dökük aynalara bakmadık en aydınlık anlarda bile
Yıkmadık ümitlerimizi, kayıp etmedik geleceğimizi avuçlarımızdan
Susup susup göğe doğru haykırmadık en isyankâr gecelerde
Vurmadık hançeri yüreğimizin en derinine, derindekine
Ismarlama dostluklarımız olmadı bizim, en yalın kaldığımızda
Sözcüklere ibadet etmedik biz, bir kelimeye muhtaç olduğumuzda
Deli dolu yaşamadık durgun suların aktığı ırmaklarda
Duru bir düşüncelere daldık dağınık ve karmaşık limanlarda
Senli benli sözcüklere küsmedik 'biz' ayrımlı sokaklarda
Bıraktık küllerimizi yürüdüğümüz her sokakta
Fakir gönlümüze zengin görünümlü kıyafetler giydirmedik
Ceketimiz delik deşik, aşk saçmalarıyla dolmuş aşk caddelerinde yürürken
Vurulduk her fani gibi gönül denen çağlayan yüreğimizden
Ölmedik bıraktık gönlümüzü kurşun sıkan saldırganların obasında
Yürüdük dönmedik yolumuzdan, dönüp bakmadık arda kalan geçmişimize
Vazgeçtik bedenimizde aşk saçmalarıyla ağrıyan sol yanımızdan,
Pes etmedik yürüdükçe yürüdük heves ve azimle muazzam kadim geleceğe...
09.06.2012 / 15. 55