Gelinciğin Duası
.
belki ben sana yazdım bu şiiri
nereden biliyorsun /gülümse
yüzlerce renk içinde cesursun ne güzel
bazen bütün renkleri birleştirip siyah yapıyorsun
uykusu titreyen bir sabahtı
çingenenin kızı anadan üryan gezdiydi hatırla
gülüp geçtiydik seninle /ne tuhaf
herkes soyunsun istiyorum şimdi
kusura bakma insanlar sahte
iki damla lirik göz yaşı değildir bir şiir
yerli yersiz gülüştüğümüz günleri özledim
inandım hiç kanmamış kadar
arınmış cennetin avuçlarına bir zaman
ne mutlu bana
bıraksan beni serin sulara
salıp ayaklarımı üşüyene dek üzülürüm
ağladıkça hatırlarım kim olduğumu
gelincikler kırmızı açardı sürerdik dudağımıza
sokaklar, sesinde bir düğün unutmuş
gelinin duvağı mıydı yoksa kırmızı yıldızlar
beni biraz benimle bırak diyeceğim de
biliyorum ince ince gülersin
korkuyorum kendime çıkmaktan
aşk bizi böler aşk çarpar yüzümüze deme sakın
sonbaharda tutulduğum yaman hastalıktan
kurtulmuştum oysa /tutuldum belki
bir adamın kara gözlerine yeniden
kurtulmak istemiyorum bu kez üzülme
ölüm yok ucunda
korkmuyorum ölümün ucunda sevişmekten
hepimiz çocuktuk haklısın
yeni yetmeler şu halimize gülecekler
konuyu geliştirme şeklini seviyorum
elma şekeri kırmızı seviyorum
o zamanlar okuldan dönüşünü seviyorum şimdi
ne yaparsın gerçeğin tam kendisi değilmiş
biz yokken yerinden eksilen gelincikler
senden bir tane daha yok biliyorsun değil mi
doğum günün kutlu olsun seni çok seviyorum
.
Yüreğinizi açmak ve güneşi örtüsüz görür gibi güzellikleri görmek kadar güzel şey yoktur Necla hanım... O zaman sevilen her şey eşit görünür ve neşe ile ve istekle yaşanır. Bu harika şiiriniz için gönülden tebrikler,kutlarım. Saygılarımla IOANNIS BOZIKIS
/ teşekkürler Emre şairim. en sonunda yorumlarınızın koliği olabilirim 👍
herkes soyunsun istiyorum şimdi kusura bakma insanlar sahte.. (özlediğimiz şeylerin belkide en başında yer almakta, bu toplu duyguya tercüman olduğun tavır...) bunun için teşekkürler.
bıraksan beni serin sulara salıp ayaklarımı üşüyene dek üzülürüm ağladıkça hatırlarım kim olduğumu (üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için, uçaklar, gemiler, trenler çiziyorsun duvarlara, kendine bir deniz bul artık bide rüzgar, parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada, tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü... (Ahmet Telli'den) Sanıyorum frekanslar gayet iç, içeydi. ama kalem farklı ve bambaşka bir renkle saçılmış duygular köşe bucağa...
kurtulmak istemiyorum bu kez üzülme ölüm yok ucunda korkmuyorum ölümün ucunda sevişmekten (bu boşvermişlik özgür kılmış mısraları, korkutmuş ölümü bile bir adım geride bırakarak, öyle kararlı...)
o zamanlar okuldan dönüşünü seviyorum şimdi ne yaparsın gerçeğin tam kendisi değilmiş biz yokken yerinden eksilen gelincikler (bir varmış, bir yokmuş hüzünleri sardı birden son deminde yazgının... zamana ayak uyduramayan zamansızlıktır böyle keşkeleri dile durduran yada derin bir iç çekip hafiften sıkıştıran...
şiirdi.
belki ben sana yazdım bu şiiri nereden biliyorsun /gülümse yüzlerce renk içinde cesursun ne güzel bazen bütün renkleri birleştirip siyah yapıyorsun👍😙 yine çok güzel dizelerle gelmissiniz efendim tebrikler...... Başarılar.....