Gemlik
Kör kasım güneşi vururken sabaha
Uyanıyor yalın hayallerini gömdüğüm kasaba
Yalan balıkçı hikâyeleri başlayacak az sonra ayağı çukurda masada
Radyoda babam kadar eski ezgi
Kursağımızı yakan bir demli çay
Ya da hayat kadar acı kahve
Belki susturacak sala
Şairi bilinmez şarkıyı
Derin bir nefes
Sonra Fatiha
Güz yaprakları gibi yatıracak
Dünün bebesini musallada
Ve uzun bir öykü gömülecek zeytin ağaçlı kaplı mezarlıkta
Saymayacağız kaçıncı Tanrı hasadıdır
Azrail tırnaklarına geçirdiği
Kaçıncı dalya
Yüz zeytin bir dalya
Sepetler dolusu öykü yatıyor bu metruk mezarlıkta
Kimi tomurcuk
Kimi yeşil
Kimi kapkara
Dağlarının rengi de döner bu şehrin Kasım'da
Yeşilden karaya
Zeytin tanesi umutlar düşer tek tek toprağa
Birde üstüne batık körfezin rengi alaca
Avuçları mor eller ayıklar kızılları eski seleden sabırla
Bir beygir yükü umuttur
Kör Kasım güneşi vururken sabaha
Uyandı yine yalın hayaller gömdüğüm kasaba...
Hüzünlü bir şiir Gemlik ve ölüm iç içe hayatın labirentlerinde. Tebrikler Tarık bey yürekten...😅