Gerçeğin Adamı

Çirkin yüzlü bir adam geçiyordu karşıdan
Uzun sivri burunlu, darmadağın saçlı.
Ölüme koşar gibiydi sanki her adımında,
Eski, yırtık postallarıyla;
Donuk bakarak...
Ölümü içine çekiyordu soğuk hava gibi,
Adımları durmuyordu, koşuyordu yalnızlığa...
Hayattan darbe yemiş bahtsızın biriydi.
Kalbinde buruk bir his,
Gözlerinde donan bir damla yaş
Ağzından dökülense sadece birkaç mırıltı...
Sanki hayattan beklentisi yoktu;
Nefesi kokan, tırnakları kirli bu adam...
Sanki gerçeği gösteriyordu açıkça
Ağzımıza vurulan zincirleri adeta kırıyordu
Kırıyordu sanki haykırmak ister gibi.
Neydi hepimizin saklamak istediği gerçek?
Bencillik mi,
Umursamazlık mı,
Yoksa insan ayırımı mı?
İşte bu soruların cevabı ondaydı.
Utanıp kafasını kuma sokmuyordu
Tam tersine
Boynu yukarıda,omuzları dik,göğüs geriyordu
Göğüs geriyordu yalanlara dolanlara
Çünkü o;
Başını kuma saklayanlardan değildi
O......
O gerçeğin ta kendisiydi

06 Ocak 2010 69 şiiri var.
Yorumlar