Gerçek Rüya
Bir rüya olmalıydı gördüğüm
Hatta kâbus
Karanlık bir ormandan geçiyordum
Sağım solum arkam buz
Mazimde inleyen bir çocuk vardı
Gözlerinde yarınlara korku
Yüreğinde çaresizlik
Yürüdüğü yol taşlı tozlu dardı,
Bir mezar başında dizlerini çökmüş
Ellerinde bir avuç toprak
İhanet kara pelerinini giymiş
Etrafında dolanıyordu
Mutsuzdu şaşkındı ve ürkek
Dili tutulmuştu sanki
Soramadığı sorular yerlere dökülüyordu
Yüzyıl geçmiş üzerinden
Minicik bedeni toprağın altında
Ölümün kucağına düştüğünde sarıp sarmalamış melekler
Gittiği yer cennetmiş, şehitlik vardığı makam
Ne mezheple bölünmüş ne cemaatle
Göğsünde bir Allaha iman
Dini doğduğu yer de Müslüman
Ve tek sevdası sadece vatan!
Ölüm neydi ki uğrunda şehadet
Ceddi ona o ceddine örnek
Hem Laz hem Çerkez hem Gürcü hem Kürt
TÜRKTÜ
Yurdu için can vermek onlara ölümsüzlüktü
Şimdi kalkmış mezarından
Ne sitem edebiliyor nede lanet
Bir tek sözcük dilinde ' neden?
Neden bu gaflet bu hıyanet neden?
Cevap veremedim sustum
Haklıydı şehidim şuçluydum
Başım eğik yüreğim yenik
Gözlerimi açmak istedim, artık aymak
Kurtulmak bu sefil riyadan
Bu rezalet bu hain uykudan
Mazimdeki çocuğu tekrar koydum mezarına
Ve yazdım bayrak rengi kanına
Sözüm söz gafiller uyanacak atalet bitecek
Türk yurdu vatanımda...
Türklük ölmeyecek!