Gibiydin
Güneşini kaybetmiş günebakanlar kederiydi gözlerin.
Karşılaştığımız o daracık vakitlerde
Siyaha kararıyordu günlerimiz
Sesin ki kurumuş çağlayanlar hazinliği
Göçemeyen kuşların
Küçük ümidi dönüyordu aklımızın göğünde
Nadası unutulmuş Anadolu toprağıydı ellerin.
Küskünleşiyordu dokunuşlarımız herkesliğimizde
Her yerin yaşamak ve ölmek gibiydi.
Ikisi de mümkün.
Ikisi de kaçınılmaz.
Kararsızlık ağusunda tükeniyorduk
Yolunu unutmayan o bunerangtı ismin
Gidişinde dönmek
Dönüşünde gitmektin
Tuzsuz kalmıştı gülüşünde gülüşüm
Kıvrılıyorduk dudaklarımızın çatlağına
Ve ufuksuz ah o ötesiz düşlerin
Periler silinirken masaldan sayfa aralarında
Sanrılarımız neşterleniyordu acının kutsanışıyla
Adımlarında uzaklar çoğalırdı
Kalabalığa yenik kentlerden bilenen ürküntünle
Kentler ki
Can çekişirdi her ayrılığın aynılığında
Kimini arıyordu geçmişten geleceğe belkiler
Oysa belkiler tekinsiz
Belkiler tehlikeliydi
Evete hazırlandığı sanılan
Aslında hayır diyen sessizliğin
Tükenmekti kelimesizliğin
Sen kendine mühürlenmiş ömürlerin dilsiz gölgesi
Hep gibiydin
Hep gri
Sırf bu yüzden aslında
Yaşamı hiç etti kör bilincin
Bu yüzden sırf
Bilinmeyebilirdin
Ya da bilinmemeliydin
Sırasız bir bahar vermek isterdim sana mümkün olsa
Kırılmamış çatlamamış bir gülüş
Dingin bir mavi
Doğmamış bir ben
Ve yüreği henüz yaratılmamış
Ilık sakin huzurdan bir sen
S.Y /İzmir 2019
Sen kendine mühürlenmiş ömürlerin dilsiz gölgesi Hep gibiydin, Hep gri,,
muson yağmuru gibiydi...
kalitedir şehrimin kalemleri...