Gidebilirsin Yüreğimden

Uykusuzluğumu firari gecelere sattım satalı
Yalnızlığım tenine küskün koynumda sabahlıyor..
Tan ağarmaya başladı mı doğruluyor
Eksilmeyen ama daim eskiyen
Dağlar aşırı memleketlerim.

Koşar adım sana yürüyorum
Ve ben, sensizken yeni doğan günden
Mavi boncuklar satın alıp aldanıyorum..
Her karanlık ayrı bir cinayeti işliyor
Aydınlıklara sağ salim çıkabilmek ne mümkün!
Eridi mi, mumun isli alevinde yakılan sözcüklerim
Fail-i meçhulü belli arayışlarda kayboluyor
kendime isyankar,
kendime düşman
kendime günahkar..

O buğusuna isimler yazdığım gözlerimden
Dökülen damlalarını topluyorum..
Düşlerimin ezber b/ozanlarına inat
Kalıplara kazıyorum
Saydam resimlerin heykellerini
Büyütüyorum senin heybetini..
Suskunluğum öldüresi/ölesi öyle mi?
Cümlelerim bir o kadar ağır öyle mi?
Öyle ise; Yine ellerim
Başlangıçların sonunu yazmaya başladı mı,
Seferberliğin ilanını duyulur uzaklardan
Durma kılıç kalkan kuşan
Topyekun hesap gününün provasına çıkıyoruz
Terazi kefesinde..
Tutulup kurşuni zindanlarında
Yargılanıyor(isem), yadırganıyor(isem)..
Şahidim kadar hakimin de bildik
Ve bir lisanı olmalı..

Bu aşkta tek suçum
İçtiğim kızılcık şerbetinin tadı olmamalı..
ve ben kör sağır
ve lal olmuşsam
ve ben benden olmuşsam
Bunun da bir nedeni olmalı..
Sensizlik mi/sessizlik mi dersin?
Bir adı konmalı
Bir bilmece de olmamalı..
Beni böyle deli divane
Vurgunlardan vurgunlara sürükleyen
Aşk
Sadece Merhum/e diyerek
Arkamdan bir Fatiha ile anılmamalı..

Her nedense,
Herkes bir garip görünüyor bugünlerde
Ayrı bir hal var çözemediğim,
Kuşkulu ve suçlu..
Amma ve-lakin hiç bir hainlik açıklanmıyor,
Açıklanamıyor duygusuz ana-sayfalar da..
Hiç bir yorgun savaşçı an/lamak istemiyor
Korkuların gebesi olduğu çocuğun yokluğu.
Gölgem dahi hesap soruyor gibiyse
Bu işte başka bir şeye varmalı..
Her nedense,
Duvarda asılı kalan çerçevedeki (çocuk)
Ana vatanından ayrı düşmüş gibi
Vatansız kalmış iki aşığa, kesilmişse bilet
Bir de hiç bitmeyen 'akreple yelkovanın raksı'
Filmini koymuşlarsa yeniden sahneye
Ve bilmem kaçıncı perde de selamlanıp
Tekrar tekrar izliyorsak
Yaşlılık başa çıkılmaz bir şey mi olmalı!
...
Oydu dem vurduğum
Öksüz/yetim alışlarımızın
Saltanat sevdalısı..
Aşka hükümrandı,hükümdardı!
Ve ben tek haberci güvercinle yolladım
Sevdamın süslü çeyiz sandukasını.
Hangi bahardı?
Güvendiğim son kalenin düşüşü
Arşa yükselen gök kuşaklı uçurtmamın
Ebruli kuyruğundan vuruşun.
Aslında ben seninleyken
Yaptım en büyük ihtilali
( Yaptım sandım ya,
Hani yanıldım.. )
Oysa en büyük devrimimi
Kendime yaptım
Her ne varsa bana dair, devirdim de,
Kaldırdım beni yürürlükten!
'Hükümsüzdür'..

Uykusuzluğumu firari gecelere sattım satalı
Yalnızlığın tenine küskün koynunda sabahlıyor..
Her gecenin doğan güneşiyle
Son cumhuriyetimi de ilan ediyorum!
Sensin yüreğimde ki ilk ve son mülteci
Sığınma hakkının saklı duruşuna inanma
Kapılarım ardına dek kapalı
Hudutları(m) silahlı, muhafızlı..
Ne ülkeme giriş vizesi
Ne de ülkemden gümrükte çıkışının vergisi
Hepsini bir bir yok saydım..
Şimdi sen de gidebilirsin yüreğimden,
En son mülteci!


2010