Gidelim Bu Şehirden
bir ablukada can çekişiyorken sevdamız
göğü delerdi
bulutları yarardı
gök mavisi uçurtmalarımız
güneşi bile zaptetmeye dair şiirlerimiz varken
neden bu kadar sızlar yaramız
hasretleri dolu dolu solarken
neden bu kadar yarımız
ve neden bu kadar puslu yarınlarımız
şimdi
kulaklarımızı sağır eden bir çığırtkanlık
her dil lal
her bakış silik bir karanlık
oysa bizimde söyleyecek sözlerimiz vardı
yıkılmışlığımıza dair
daha ellerimiz çekilmemişken kavgadan
yüreğimiz bölünmemişken sevdadan
daha sıcacıkken koynumuz
neden adam gibi bir öngörüden uzak
yargısız bir giyotinde sınanır boynumuz
söylemediklerimizle vuruluyorken köşe başlarında
bir infazda çığlık çığlığayken
daha sesimiz meydanlarda yankılanmakta
ve hala yüreğimizde
amansız bir sevda korlanmakta
neydi bu inkarın
neydi karşılığı yaşamda
kahıra bileniyor avare avuntular
oysa ne kadar vurgununduk
alaboralarımız kadar biz olan bu sahilde
tuzu terimizdi
mavisinde saklıydı gözlerimiz
bütün koyları suskunluğumuz kadar susardı
martı kanadı çırpınışlardaydı sözlerimiz
ılık gülüşü bir lodos atarken şamarını
savrulurduk şimdi yıkıntı kıyılara
birbirlerini sırtında taşırken dalgalar
çilngir sofralara mezeydik
sahipsizdik artık
sonbaharlarda yapraklar kadar
talandaydı artık gözlerimiz
yalandaydı artık sözlerimiz
tutunacak dallar çatırdıyor bir bir
prangalar vurulurken dile
herşey düzmece bir seneryoherşeyde tarifsiz bir hile
gel gidelim
üstümüzü örten bu geceden
zamansız vuran her heceden
dayanmıyor artık yüreğim
gel can gidelim
gidelim bu şehirden