Gidenler Senfonisi
Nalcılar, sardılar ömrümü
O derin kızıla boyadılar,
Bense bir zemheri tutturmuşum
Ömrümün tam ortasına,
Tası tarağı toplamanın vaktidir diyerek,
Gün sarısı resimlere hasret.
Karanlık bir iklimiydi;
Sonra tutuştu yeniden dörtnala
Bir sis boğdu gecem,
Sessizliğin çığlıklarından uyandırarak koşumunu
Yalnızlığımla yankılanırken baş başa,
Uyanırken ellerimden şehirler,
Şiirler süzülürdü gözyaşımın renginden.
Ak kağıtlar boyandı bir bir,
Resmini işte yine ben çizdim:
Koyup da gidişlerin,
Bakakalmanın bir trenin ardından…
Nalcılar yıkıp baharları ten aleviyle
Dağladılar yurdumu,
Onca kızıl çağ atlattılar
Yoktu heybemde söylenecek bir söz,
Gençliğimden ateşi çaldılar!
Yıkmalıydım seferler kondurarak
Gecenin kalelerini,
Yıldızlar bir bir vurdular sinemden,
Ben gürzümü ay ışığı biliyorken üstelik,
Bezendim göğsümdeki hançerin rengine.
Düşlemek niyeydi yarınları?
Bir bilsem,
Aydınlığı sürükleyebilsem rüyalarıma
Tutunamadım serkeş rüzgarına;
Ölüm katmanlarına sığınarak,
Boğdurarak zamanı eski acıların kirişiyle,
Sızlayarak tenimden
Ne faklar kurmuşum kendi kendime ben.
Öyle suskun, öyle bedevi
Bir yarına tomar tomar zulalamışım
Aşkımı, bir yanım sancıyarak,
Söküp atarak toprağımın
Boy vermez filizlerini,
Baş eğerek, yön yordam belleyerek,
Ruhun iki yakasını köprüleyerek,
İşte bayındırladım kendimi:
Başımda serbuş,
Ayağımda çarık…
Dal dikenlerinin gövdeme çizdiği kan kaleleriyle,
Bir dün yarası dinliyorum
Çoktan sağır kulaklarımdan,
Ben hasrete üşüyorum,
Kanıyor günbegün ömrümdeki yara,
Kanatsız bir kuşa özeniyorum,
Ağıtlar sunarken gidişine;
Nalcılar çaktılar zamansızlığımı
Bir uykuyu kollarken nefesim,
Başucu yaranlığı ettiler bana körpe yaralarımı,
Ezalar içirdiler eczasız!
Bir boran sayıklarım şimdi kasıp kavuran,
Omzuma yaslayan da neydi başını
Susamışlığım kimeydi?
Elveda, gitmelerini
O kızıl tanlara bulayan ak güvercin,
Elveda sevincim.
Ok çıktı mı kınından
Bir daha girmezdi,
Uzattım bütün şiirlere;
Aşka tutunmuş, aşka yamalı gövdemi
Gözlerimden içiriyorum,
Rengine bölerek geceyi.
Ömrümdeki baharları sil bitsin,
Bütün sevmelerini yırtıyorum,
Bir mıhtın yuvaladın ömrüme;
Ne kapanır bu paslı yara,
Ne diner sızı,
Ne merhem çare ne de su
Pul yerine harcadın bizi!