Giderayak Uslandım
İndirdim şehrin perdelerini
mavilik gökyüzünde ait olduğu yerde kalsın.
Bir de denizde.
Kocaman bir kayaya bağlayıp düşlerimi
el değmemiş okyanuslara attım.
Parlak kırmızı rugan ayyakkabılarımı,
gözleri yaşlı küçük bir kızın baş ucuna bırakırken,
"büyüyünce mutlu bir Leyla ol" diye kulağına fısıldadım.
Bir tek resmin vardı zamana sararmış,
uçurtmanın yüreğine taktım.
ve dedim ki; " sevgili yıldızlara dokun".
Eylül bulaşmadan kirli sakallarına, son kez
öpüp okşadım.
Yokluğunda sarıldığım yastığımla,
dans ettiğim çalı süpürgemi dün gece yaktım.
Hiç acımadan.... Sahi sen onları
ne çok kıskanırdın.
?İkindi kahveleri, kaynamış sütlü mısırlar, çınar altı çayları
bir gemi güvertesinde yüzümü yalayan poyraz.
Hoşçakalın.....Vedalaşmak ne zor....Ve
vakit ne az?.
Yırtık değil artık pantolonlarım,
kırk yamalı da değil.
Giderayak uslandım.
Ne burnumda hızmam ne bileğimde dövme,
asi de değilim şimdilerde.
Sulu sepken ağlayışlarımı da,
kurak bulutlara sattım.
Anlayacağın
kendimi / kendimden attım.
h a z ı r ı m şimdi, sadece ateşe üşüyorum.
Ya dön gel gururunun ardına sakladığın küskün şehirden,
mağrur bir edayla seni giyineyim.
Yahut bırak buzul bir çölde küle döneyim.
tebrik ederim güzeldi
👍👍👍👍