Gidişlerin Ayrılığı / Limandan Ayrılan Gemi
Rüzgar gibi savruluyor hayatımızda
iyi ki var dediğimiz herşey
tüm olabildiğince
sanki bir an evvel
gitmeye hazır gemi gibi
demirlerini çekiyor
bize ait olan limanlardan
oysaki biz kıyılarımızı
durgun sahillere çevirmiştik
sırf gidilmesin
gidişler olmasın diye
ama en ufak bir esintide bile
oluşmadı mı tüm gidisler
ve her gidişte
dudaklardan çıkmadı mı
titrek sesli el vedalaşmaları.
Her geminin gelişine
sevincimiz gibi
gidişlere kırılmadık mı
ağlamadık mı sessizlik kıyılarımızda
bir son
bir yıkım
bir acı
bir keder sardı bizi
alevler içinde küllenen
yangın körük olmuş yüreğimizi.
Oysa ne ayrılıklar gerçekleşmişti
acının ağırlaştığı
Arzın yaşam diye görülen
ama ölümün serili olduğu yorgun yatağında
ne sevişler olmuştu kilitli kapılar ardında
saklı duran şehvet yorganlarında
sesler çınlatırken duvarları
aslında artık
duvarlarda şehvet yerine
figan dolu olacaktı
her gidişin soğuk geçecek olan
soluk taşlarında.
Ne aşk
ne sevgi
ne şehvet
ne de maviliklerle süslenmiş umutlar
her biri riyakar olan dillerin
birer süslü yalanlarından başka birşey olmayacak
ve yalanların en büyük gerçeği ise
her daim kıyıda köşede
saklı kalınması istenilen gözler olacak.
Mühürlenmiş tapınaklar gibi
eli kesik dualar gibi
dili tutulmuş aşık gibi
saklanılacak gerçekler
ve her gizemin ardında
bir duygu bulunacak
ve bulundukça anlaşılacak
gidişlerin sebepleri
anlaşıldıkça zaman geçmiş olacak
çoktan limandan ayrılan gemiler gibi
bir daha demir atılmayacak sahile
ya da körfeze.
İki bacak arası gibi görülen
üç harfli bir duygunun
- aşk - ın
aslında Tanrıdan bir miras bir hediye
bir öğüt olduğunu unutmuş olacak insan
anlayamayacak Tanrının ellerini
anlayamayacak bedenine üflenilen
ruhun gizemini
ne sır kalacak ortada
ne de sırların barındırdığı kelimeler
hepsi birer birer unutulup gidecek.
Oysa Cennetin sihirli anahtar kelimesini
hatırlasa Ademoğlu veyahut Havvakızları
kim bilir belkide
asıl Cenneti bulacak kalbi veren
Tanrının ruhunda
aşkın sevginin başlangıcı olduğunu
öğrenince görecek
insan kelimesindeki
derin manayı
ve her görüşünde yanakta duran
geçmişin derin izlerine tükürür gibi
tükürecek o an
gözlerden akan her bir damla yaş
aktıkça utanacak kızaracak yanaklar
geçmişin günahları içerisinde.
Günahlar gözlerin nurlarıyla
temizlenilmek istenilecek
lakin hiçbir duruluk
kirleneni unutturamayacak
diller öylesine lanet dolu olmuş olacak ki
sözler saracak tüm bedeni
ve sardıkça demir ağlar örülecek tenimizde
demir zaman geçtikçe paslanacak
kirletircesine tenimizi.
tebriklerimle