Gidiyorsun
Gidiyorsun...
Sözlerimi döktüğüm yolların üzerinden
Ufka doğru gidiyorsun
Öyle dalgın
Öyle yorgun
Gözlerinde gökyüzünden kaptığın mavilik
Avuçlarında geceden çaldığın karanlık bir boşluk
Ve öylesine gidiyorsun...
Ben buralarda bıraktım korkularımı
Belki dallanmışlardır
Belki de şu yerdeki sarılardır
Oysa biz buz beyazı gibiydik
İçimizde köprüler kurduk
Sildik yanaklarımızı ellerimizle
Meğerse her şey bir serap kadar yalanmış
Ne yıldızlar bizi dinlemiş
Ne de duvarlar...
İz bıraktığımızı sanardım kaldırımlarda
Yalanmış işte...
Ve sen gidiyorsun
Sokakların sakladığı aydınlığa doğru
Kirpiklerin ıslak ıslak
Attığın her adımın incittiği kaldırımlara aldırmadan
Gidiyorsun...
Bir kuş
Bir kelebek
Gibi...
Gidiyorsun gölgesiz yaşama doğru
Bazen gülüşlerini saklardım cebimde
Bazen bırakırdım dışarıya hayallerimi
Bazen de gömerdim acıları kalbimin en köşesine
Oysa aynalar sisleri özlemiş...
Kumsallarda unuttuğumuz tebessümleri
Güvercinler taşıyıvermiş sayfalara
Ve paltomu düşürdüğüm yollardan
Benden bir ben alıp
Gidiyorsun kızıl bir meçhule doğru
Bırakın kaysın yıldızlar
Bırakın üşüsün sokaklar
Hatta dokunmayın buğulara
Bir beyaz saflığı gibi
Sürüp geçsin zaman
Kuyudaki umutsuz çocuğa
Dökülen saçlarımı örüp de verin
Sen gidiyorsun ya şimdi
Korkularımı alsın karanlık
Oysa bizler gül ve diken gibiydik
Belki de bir beyaz gibi...
Yüreği bulutlar kadar küçük
Rengi yapraklar kadar lekesiz
Bir beyaz gibi...