Gitme Alıştık
hala taze ve diri
zafer kazanmış aşkı yaşıyorum gururla
ve başlıyorum şiire,biraz sohbet babında
sanki asır geçti üstünden
kainat yerle gök değiştirdi
sen bu şehre,bu eve veda edeli
ve kapıdan çıkıp gideli
önce incir ağaçlarıı boy verdi arsızdır,bilirsin
lakin begonyalar boyun büktü
sesizliğin öyle sardı ki karanlığı
odalar bile gölgeden ürktü
senin yokluğunda
sanma her şey yolunda gitti
ben acemi kül kedisi
ne kadar katlanabilirdim ki
yokluğun zehirdi
sen yokken hiç bir şey yolunda gitmedi,
aksilik bu ya!
sanki her şey senin yokluğuna kahretti
şimdi ufukta belli belirsiz bir ışık
fecrin saatlerinde,yanaşıyor sokağıma
kapımı gıcırdatan,rüzgar mı hala
hayır!
bu rüzgar değil,rüzgarın sesi değil
rüzgarın estirdiği hayalin olmalı
dokunsam ürperirmiyim.
hayır!
bu hayal de değil
aman Tanrım bu sensin
gözlerime inanamıyorum
yılgınlığın ve yorgunluğun
üzerime çöktü
düşüyorum.
hoş geldin erim
hoş geldim iki gözüm
buyur gir içeri
çıkar şu artık sırtımda
batıp duran,otlu dikeni,
elalemin sapladığı sivri hançeri
otur dinlen
bak aynı yerde mavi koltuğun
üzerine oğlundan başkası oturmadı
çalıştığın çizim masana
bilgisayrına,kimse dokunmadı
her baktığımızda onlara,
delirtti yokluğun
şimdi tamamla
yarım projeni
yudumla tavşan kanı çayını
köpüklü kahveni
gömleklerin ütülü,çorapların beyaz
yorgun başını yasla motifli yastığa
sırlı gecelerimi,sensizliğimi irdele,paylaş
çaresizliğe nasıl oldular arkadaş
anlarsın biraz
hoş geldin sırça köşküne
emrin başım üstüne
dilime sürgü çekemedim
kıymetini bilemedim
çok zor geçti dört mevsim
hem kış,hem de yaz
şimdi,su buharı gibi uçup giden zamanı geri saralım
eksiğimiz neymiş birbirmizi,dinleyelim,anlayalım
yanlış yaptıysak, doğruları bulalım
burası senin yuvan,burada çocukların
hepimiz özlem doluyuz
ne olur,bir daha çekip gitme sevgilim
sana alıştık,gidersen tekrar kahroluruz..