Git/me/k

"Gitme" diyor,
salya sümük ve ağlak
hicran dolu şarkılar,
"Git/me"
"Gitme" derken bile,
en naif
en beyaz sevi ye
mezar kazıyorsa şarkılar,
bana uymaz sevdiceğim,
bana hiç mi hiç uymaz;
İçinde nefret,
içinde şiddet,
içinde intizar barındıran mısralar.
Kıyamam ki!
Ters düşemem kendime,
yani
varoluşum'a,
yaşam felsefeme...!
Gitme/n
benim naçarlığım,
benim eksiğim
ve sefil çaresizliğimdir;
Dilimden,
gözümden,
dip yüreğimden
sana eksik kaldığım,
anlatamadığım,
duyumsatamadıklarım
'dır
"sensizliğim"
dir yani,
bağışla beni,
birazı benden
birazı da senden,
eksikliğimiz den
ve alğılarımız dan beslenen
"acizliğimiz"i
bağışla ne olur..
"Gitme" faslını geçmiş se,
"Git/miş" se,
ne denir ki artık
GİT.!
Eğer yüreğini
esrik anılarını
bir parçanı dahi
bırakmamışsan ardında
"
vazgeçtiğimden,
ayran gönüllü,
ya da
şıpsevdi olduğumdan da
değil;
"Sevgi" emek tir.!
Sevgi ve emek
iştah açıcı
yenesi
doyulası
bir elma gibidir..
Dalından,
allıklı alı'ndan koparılması
doğal ve elzem olan
ilk ısırık,
ilk tad ve
ilk haz,
böyle başlar hücreler de
ışık hızında bir metestaz;
Yankılanır kılcal damarlar da
o ironik
ve senfonik ses:
"Aşk ömürlük olmalı,
ömürlük.."
Bitme nin ve
anılara,
"an"lara miras kalarak gitmenin
ardından bile
hâlâ
"sevmek" tatlı bir ısırık,
Çok az
Çok az
Çok az...
01:OCAK:2020