Gittiğin Gün
Bir eylül günüdür gittiğin kapı
Ellerinde taşınmayan hasret yükü, ağlayan şehre inat
Gözlerinde o hiç unutamadığım hatıraları görünce
Tekrar yaşayalım desem,
Titremekte olan ellerim ellerine değince
Hiç bırakmayalım desem...
Susarsın biliyorum bir heykel çaresizliğiyle
Dudaklarında cümleler kanar
Susarsın dudaklarında kelimelerin yarası
ve susarsın gözlerime baktığın o an.
Sen şehre sırtını dönüp giderken
Ardından gidişini seyreden ben...
ve bir avucumda hatıralar, bir avucumda toprak kokusu
her şeye rağmen sevmekteyim seni, toprağı
ve her şeye rağmen sevmekteyim
seni,toprağın yerini tuttuğu ölümü...
Senden bana kalan o tozlu fotoğraflar
Üfledikçe beliren o puslu yüzün
Her baktığımda kaybettiğim anılarım
Gördüğüm tek bir şey;yanılmayan iki bakış
Bana senden ve geçmişten kalan.
Bakışlarında derin bir anlam
Bir şeyleri anlatırcasına
Benden öteye bakan benden çoktan geçmiş bakışların
Artık bir yanım çürük
Yok artık bir gözüm,bir kulağım.
Olsa da bir anlamı yok zaten.
Bir tarafım eksik,bir tarafım çaresiz
Gemisini arayan liman gibi sessizce beklemekte.
Bir dize takılır aklıma yokluğuna inat
?Artık demir almak günü gelmişse bu limandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan?
Büyümüş,çoğalmış bir şiirin derinliklerine koysam seni
Mısra mısra kıta kıta sayfa sayfa
Okusam seni her gün her saat
Bir şairin şiirine duyduğu tutku gibi
Esirin olsam senin.
Küçük bir tebessümünden
Mutluluğun anlamı yapsam seni şiirlerimde
Yada küllenen beyaz pişmanlıkların sonu.
yüreğine sağlık canım çok güzel olmuş...