Gittim
yoksa gittim mi
vazgeçip gölgesine basmaktan hayalin
eriştim mi derviş misali o ışığa
şahit olsun ki kalem
son kırılışıdır şafak gözleri açılmadık bebek iken
şehir derin uykuda, üzerine deli toprağı serpiştirilmiş
figanlar fidan iken, aşılanmamış yeni acılara
uykuları dürten ve seni düren eski esvaplara
akşamdan kalmışlığım
üzüm tortusuna eklenen o içimde hiç bitmeyen şarkılar
radyo düğmelerini kısarken ezan
ben inkar ediyorum yine
avazım çıktığı kadar
henüz açılmamış
mantarı sıkıştırıyorum dişlerime
sabahın ilk ayyaş kuşuyla sevişeceğim
anadilimden vazgeçip
bilmediğim esrik lisanlara anlatacağım, yeniden sevebilme ihtimalini
biliyorum
ilk muhabbette devrilecek hüznüm hüznü zamana
henüz aralanmamışken o mutedil perde
ışığa yamanamadan gözlerim
karanlığın uçkuruna bağlanacağım, nüzulleşip.....