Gökten Çalınan Bir Uyku İletisi

gözlerimde misafir edeceğim seni
yeni güne kadar

korkma üşümeyeceksin
kirpiklerimin her biri öpüp kapatacak üstünü

yüzümün solgunluğu da korkutmasın
gamzemde gülleri döken
dünyayı anlamayan bir ergenin öfkesidir

yolunu kaybetmiş feryattır aralar bazen perdeyi
bakar her yer çamur
fosforlu bir kadının gülüşünde saklanır
anlarım yüzümde lekelenir hiçlikleri
bir bedevi kızının ayaklanan isyanlarına
gözleri oyuk maskelilere eteğini sıyırıp
dehşetli! gülümsemeli pozlar verdirdiğimi zanneder
halbuki cinsiyeti yoktur, fistanıda
deterjan bulamayan çamaşırcı kadın da odur
sigarasız ve votkasız kalan gerilla da
yüreğimde silahlanır tüm ordular
yüzyıllık savaşlara gidebilir
ana avrat küfredebilir ajans saatlerinde
teniyle hayal kuran kadınların tutsaklığını kırıp
kıvırta kıvırta yürüyebilir en işlek caddede
duvarlara slogan yazabilir
boyaları uçkuruna dökülmüş palyaçoları dansa kaldırabilir


tenlerimizin üzerine tenlerimizi giyinsek ne fayda
hormonal salgıların tutsaklığı hayat
ananın babanın ve coğrafyanın verdiği rollere saygı
sindirilmişliğin yönetimi ve
pıhtılaşmış acıların kutsallığı değişmeyecek

ben yine görmek istedikleri olayım!!
yaşı geçkin ergenim
yüzümde
duyguları bileylenmiş bulut gibi donuk kalsın





içimde martı çığlıkları da var şüphesiz
bazıları öyle unutmuşki denizi
ne aradıkları bir şey var ne gidecekleri bir yer
kalbinden başka inancı kalmamış
o asi ergen düşkırıklığını düşünmesin diye
uzuyor çığlıkları hatırladıkları son kıyıya doğru

düşleyeceğim sensin
uykuda gibi işte sen gibi
insanlığın zarar veremeyeceği
henüz keşfedilmemiş ülkede gibi
her şey sahte orası gerçek gibi


uzaklardan ritm çalıyor nabzım
ömür bu işte
ömür işte bu...
aryası yarın devam etsin saçları soluk güneşin
öğrendiğim dualar teslimiyet fısıltılı
en çok neyi özlemişsek
bir evren dolusu ah bırakıp ardımızda
emektar geceyle koyun koyuna
kimsenin bulamayacağı meçhule
kül olmak için giriyorum yorgana

Tanriya komsudur bahçem
gelir misin benimle
zaman hafızayı tanımaz burada
yaşam kareleri kum saatinden dökülmez
ne mecnunlar ne leylalar aşkı tetanos etmez
bakımsız düşlerde kalmaz gözyaşı izi
ne halaya durur insanlar ne savaşır
nesneler hareketsiz insanlar durağandır
denizler naftelinlenmiştir
martılar dağılmıştır
ihtiyacımız olan suskunluk değil
cömert bir sessizliktir
dünyanın çığırtkan sesleri dolunayda kilitlidir
kölelerin fısıltısı dahi duyulmaz
ölümsüzlüğün sırrı şuracıkta duruyor
tenini yalnızlıklardan arta kalanlardan temizlemek lazım
ellerimde buzu ateşe çevirecek rüzgâr var hala
korkma

uyudum şimdi...

05 Mart 2012 508 şiiri var.
Yorumlar (5)
  • 13 yıl önce

    gözlerimde misafir edeceğim seni yeni güne kadar

    korkma üşümeyeceksin kirpiklerimin her biri öpüp kapatacak üstünü 👍👍

    güçlü anlatımı ve yürekli şaireyi kutlarım. tebrikler efendim.👍

  • 13 yıl önce

    büyür mavi bir yelken denizin ceplerinde salyangozlar gezinir, gölgeler gezinir, yalnızlık gezinir

    büyür mavi bir ay göğün suretinde bulutlar gezinir, yaralar gezinir, kimler, kimlikler gezinir

    anlamsız mı geliyor yaşadıkça her şey anlamsız mı kalıyor gökte bir ağacın meyvesiz kalması

    taşlanmış bir ağaç mı yoksa yalnızlık

    mavi bir yelken de büyür denizlerde ceplerinde yalnızlık gezinir tuzlu kalbinin çünkü denize batırılmış bir aşktadır zaman

    akar akar ve terk eder bedeni hangi gölgeye gizlenmeli

    der_

    Sair


    siirin ismi bile siir

    tebrikler sair"e

  • 13 yıl önce

    düşleyeceğim sensin uykuda gibi işte sen gibi insanlığın zarar veremeyeceği henüz keşfedilmemiş ülkede gibi her şey sahte orası gerçek gibi👍

    Güzel bir şiir kutlarım Nilgün hanım içtenlikle...

  • 13 yıl önce

    şiirinizi okumak ne güzeldi👍👍👍kutlarım nilgün hanım

  • 13 yıl önce

    ..insana dair düşünce yükselimi seziliyor satırları diğerlerinden soyut bir merceğin gözlem bakışı varlık ve hiçlik arası bir yer şiirsel çok güzeldi teşekkürler tebrikler...