Gökten Ecdat İnecek
Sen ki Kaf dağının arkalarından çıka geldin
Sen ki çölde susuz kalmamayı
İmkansıza aşık olmayı
En zor anda dimdik durmayı
Gerektiğinde
Göğüs germeyi fırtınaya
Ve de bende ki benliği
Öğretendin...
Sen ki hiç batmayan güneştin
Sen ki oksijene saygıyı
Başkasına değil
Kendime inanmayı
Özgeçmiş palavrası yerine
Özgelecek gerçeğiyle yaşamayı
Gösterendin
Sen ki aldığım nefesten
Beni haberdar edendin.
Dimdik ve hep ileriye yürümeyi
Sevdirendin
Sen ki hayatın
En gölgede kalmış
İrice bir noktasıydın
Gölgeye bir 'heyt' diyişin vardı ki
Güneş senin için doğdu sabahları
Ve de senin için
Hiç batmadı geceleri
Güneşi bile itaatin altına aldın
Çünkü sen
Dünyanın En Akıllısıydın
Haklıydın
Adam dediğin senin gibi olmalıydı
Yine haklıydın
Sadece aptallar uyurdu sekiz saat
Ve bir kez daha haklıydın ki
Eğer o gidecekse cehennemin dibine gitmeliydi
Çünkü sen öğretmiştin zaten bana
Bağrıma taş basmayı
Asıl senden öğrenmeliydi Lafonten
Masal yazmayı
Bilirdim
Kurtuluş Destanında döktüğümüz o kanları
Ve bilecektim
Özgürlük Destanın Yazacağımız ki
O dökeceğimiz terleri
Dediğin gibi akıl almaz adam
Gökten ecdat inecek.
Alnımızdan öpecek, o pâk alnımızdan...
Ve bu sefer beraber gülüşeceğiz
Zaferin en ince damarlarımızdan geçecek
Sevincini izleyeceğiz.
Ve hiç kimse olmayacak o sırada
Ne Rus ne Fransız ne Yunan
Sadece sen ve ben
Beraber dalgalandıracağız
O asaleti
Beraber okuyacağız
İstiklal Marşını
Ve dediğin olacak
Savaşamayacak hiç kimse
Her zaman her yerde ver her şekilde
Kashna felsefesiyle
Nefes alıp verirken
Ağzımızdan hep aynı cümle çıkacak
'Oksijen taraf tutmaz
Ciğerin varsa telaşlanma' diyeceğiz
Kıskanarak bizi izleyenlere
En sonunda bile
Hayatımızı kaybetmeyeceğiz
Sadece
Ölümü kazanacağız ölümsüzleşirken bile...
21.06.2010...19:45
Seydişehir/KONYA (Güneş batmaya yüz tutmuşken, rüzgar hiç uslu durmuyor)
Son bir not: Erdal Demirkıran ve Kashna için...