Gökyüzü Kapıları
gök soğuk
yağmur tehdidinde rüzgâr
çehremde çıt yok
bir kayanın ağırlığı gibi
ağır bakıyorum gökyüzüne
göğsümde bin yıllık kayanın yalnızlığı
aklımın çeperi gibi ağır
vahşeti kavramış zaman
kirli beyaz
bir dünya kâhır
ağrısız şair çabuk ölür diyor bir ses
gökyüzüne bakıyorum
buluta yapışmış sesi emiyorum
düşüncelerimle konuşuyorum
içleri okunmamış kitaplarız diyorum
açsak sayfaları ağrı orada
kendimize ayın ışığından bile uzağız
yanlış hücrelere tıkılmış mahkumdur insan
hiçbirinin duvarında yazmaz özgürlük
kağıttan gemileriyle oynayan çocuklardık
su alırken dört bir yandan
acı ile yıkandık, kaburgalarımız ihtiyar kokar!
sıkıntılı caddelerde ezilen boğuntuyuz
masallardaki o esintiyi beklemeyi kanıksayıp
mevsimlerle oyalandık
ağlamaya hazırlanırken bulut
düşüncemin ve öfkemin toplandığı bir an geliyor
akıl kârı değil yarıyorum içimi
göstere göstere diyorum ki
şurası karmaşa, şurası kuşku
şurası yeni haykırdı 'hiç'
bir ateş uygarlığıdır bu beden
nasıl bulayım yüreğimin küllerini
ey! en dibim bir ses ver!!!
incinme sen, incinme sen
geç olsa da başarırız...
son yağmurların erdemine göz kırpıyor
tüm denizlerin Tanrısı gibi
bulutun üstünde kağıttan kocaman bir gemi
alnımın ardında hışırdarken yelkeni
ağzımdaki paslı kerpeten tadı dağılıyor
gözümün feri canlanıyor
gözlerim koşturuyor arkasından
yağmur beklesin biraz
inançları var insanoğlunun diyorum
yasağı dinlemeyen başı dik ozanları
yazgıyı gözünden öpen türküleri
ağrılarına rağmen aşk sabrıyla yazan şairleri var
düşlerime ortak olur musun diyorum
bulutlara anlatıyorum
çabuk tükenmeyen bir ömrün güzelliklerini
denizin tükenmeyecek derin mavisini
kırların yeşilini
bir yığın kelebek pankart açıyor
'uçmayı öğrendik '
tenime sarılan sıradanlık öyküsü kundaktan
yurdum dediğim mahrem bir coğrafyaya
kaçırıyorum kendimi
yanındayım işte...
rüzgâr yeni bir şarkıya başlıyor
yağmur yağmaya
geceye soyunuyor şiir
ötesi
ellerim ve biz
anlıyor musun beni
bulutların altında değiliz...
gök soğuk yağmur tehdidinde rüzgâr çehremde çıt yok bir kayanın ağırlığı gibi ağır bakıyorum gökyüzüne göğsümde bin yıllık kayanın yalnızlığı aklımın çeperi gibi ağır
vahşeti kavramış zaman kirli beyaz bir dünya kâhır
ağrısız şair çabuk ölür diyor bir ses👍👍😙👑
Şairem her zaman ki lezzetinde gözlerim şiir okudu ne diyebilirim ki yalnızca alkışlarım o naif yüreğe kutlarım..👍👍
..insandan yapılmış dünyaya uyarısız söylem kapsayıcı iç bildiri umulurki sevgiyle bitecek teşekkürler nilgün hanım tebrikler selamlar...
görünmüyorsun meyvelerini döküp de çırılçıplak kalınca ağaç ve leylekler çoktan göçtüğünde evlerin damında aradığın o umut seni aldatıyor martılarla martıların kanadına saklanıp gidiyor bilmediğin isyanlara ve sen hâlâ görünmüyorsun söyleyemediğin bir şarkının sızısı dudaklarında yarın çok uzak sana dün çok uzak
vazgeç artık perdeni her akşam örtmekten unutulmuş bir mazide bekleme geleceğini sandığın o gölgeyi pencereler anlatır mı gözlerin anlamını sayfalarca birikirken gecede sözcüklere yanaşıyorsun fotoğrafları kemiren senin tekilliğin
biliyorsun gecenin sonunda yok olup ölecegini kül kedisi sanırlar seni aşkların, balkabağına dönüşürken
bu şiir, seni de tanımlıyor şiire sığmasan da koynundaki kırılgan anılarla
demis sair
yorumsuz