Gölge

Hüseyniden iniyordu ses
Gölge gölge
Karanlığa dizilmiş methiyeler boyu sizi aradım
Aldı şanını yürüdü semazenler
Cümle alem ah dediler
Vah'ı gurbete nakşeden kızların elinde kırıldı iğneler
Renginden soyunan ipler hiçliğe yürüdü
Varlığın aynasında kırıldı birikmiş kederler
Meçhul bir yumaktan söküldük sizinle biz
Kan düştü gözümüze
Ağladık
Kana boyandı denizler
Şimdi kızıl bir düşün hançeri nazı biziz
Nerde sevda denilse
Kana bulanmış kundağı biziz
Analar aslan doğursa
Meydan meydan boynuna dolanan al biziz
Hükmü baki bu zehrin
Şişelere dolan biz, taşan biziz...


Sükutun bülbülleri pervane
Güllerin incinmiş dalında bir telaşe
Diyorlar narin nazenin
O yaprağın alıda biziz


Kapıyı açtılar
'Ömründür buyur'
Ayak parmaklarımdan saç diplerime uzanan kahır
Yokluğunuzun mührünü taşır
Ne son gardır
Ne son vagon
Bu sahnede oyun hep aynı
Buzdan bir bak oymuşlar
Üstünde cehennem tenim
Sesinizin uğramadığı ülkelerden geçtim
Korktum efendim
Yüzüme kan yürüdü suretim dengi biziz



Yağmurun ördüğü denizlerden sökülür yüzünüz
Sudan bir düşe benzersiniz
Zehre müptela
Kahra sadık
Gölgeyi katık ettiğim tabutlar
Gümüşten bir teneşirde
Sarıldım gölgenize karanlığı sizden biliyorlar
Şeddesiz hüzünlerde dolaşır nefesim
Mahrecini yitirdiğim sevinçler uğruna
Kana bulanır dilim
Dilim şerbeti balı biziz


Diyorsunuz ki gidelim
Gitmenin zehrine kandım
Hasreti kızıl
Gurbeti kızıl çizmişler
Sordular neredesiniz
Her kederin yanak alı biziz

Bizim kamburumuz yürekte bel verir
Nasırımız gözlerimizde perçinli
Bulutlar devrilir kirpiklerimiz üzerinde
Rahmeti bir çift kahve bakış taşır
Gözbebeklerimize bağdaş kuran kahrında mührü kırmızı
Bakışım alı biziz
Kirpiğe kaşa dolanan biziz...


ve biz ;
-----------Fakirliğim size benzer, servetim sizden ziyade...