Gönül Figan Eder
Ben derdimi döksem karlı dağlara
Dağlar dile gelir dil yarelenir
Kimse bilmez benim neler çektiğim
Gönül figan eder can yarelenir
***
Kimseler düşmesin böyle bir derde
Oturup ağlarım olduğum yerde
Hele nasılımış bir düşü verde
Gönül figan eder can yarelenir
***
Kimsenin ettiği yanına kalmaz
Fitne fesatçılar bir menzil almaz
Yaram içerdedir kimseler bilmez
Gönül figan eder can yarelenir
***
Dert ehli yoktur ki derdimi bilsin
Benimle ağlayıp benimle gülsün
Biraz olsun benim göz yaşım dinsin
Gönül figan eder can yarelenir
***
Ateşoğlu durmaz derdini söyler
Derdi yürektedir hekimler neyler
Dertlerle birlikte bur dan göç eyler
Gönül figan eder can yarelenir
Günaydın usta. "Hele nasılımış bir düşü verde" diye yazmışsınız ya, devir öyle bir devir oldu ki, siz daha düşmeden başlıyorlar ellerini ovuşturmaya insanlar. Düşün diye çelme yakanları, arkadan itenleri saymadım daha... Ve demişsiniz ya "Kimsenin ettiği yanına kalmaz" diye... Çok doğru, kötülük yapan bir şekilde karşılığını buluyor. Bunu yargı / adalet sistemi için demiyorum, hayatın kendi akışı içerisinde buluyor karşılığını... Ya da biz zaten yaşanacak olanı buna yorup avutuyoruz kendimizi. Bilemiyorum. Bildiğim şey; birileri üzülüp, kahrolduktan sonra, yapan karşılığını alsa ne olur almasa ne olur? Bir kere darbe alınmış, kalp kırılmış, maddi veya manevi zarar görülmüşse; sebep olanlar hayatın kendi akışı, kendi adaletiyle ceza alsa ne olur, almasa ne olur? Ve madem hayatın böyle bir adalet sistemi var, o zaman aklıma şöyle bir soru daha geliyor aklıma; adalete ihtiyaç duyulacak bu üzücü olayların yaşanmasına ne gerek var? Yani o kadar adalet sağlayıcı bir güç varken, iş bu noktaya taşınmayabilir... Ne bileyim işte bir sürü soru... Sizin şiirleriniz de beni filozof yapacak en sonunda:))) Kıymetli ve gerçekçi bir eser daha okuduk, sohbet de ettik. ben gideyim artık. İşler beni bekler. Saygılar, selamlar...
Güzeldi hocam emeğinize sağlık... Selametle...