Görgü Tanığı / Şehir Ve Kalabalık Halleri-n
Seni kederlendirse de gündüzler, güneş yine ışığını serpecek doğaya.
Karanlık... Biraz daha karanlık, gece uzasın istersin.
Biraz daha uyusun şehir, tatlı uykulara; biraz daha uzasa rüyalar.
Daha mı masum oluyor ne... Hiçbir şey
uyuyan bir şehir kadar güvenli gelmiyor sana.
Bu yüzden, toz, ışıkla dans etmeye başlayınca,
sen kendi şehrinin rüyasında... Tavan arasında...
İn. İn sokağa. Akıp gitsin yollar ayaklarının altında. Kalabalık yıkasın seni.
Başarabilirsen hiçbir insana çarpmadan yürüyebilmeyi,
iç hücrenin mutluluğunu anlayacaksın; anlayacaksın, nasıl en masum
bir katil olunması gerektiğini...
Dokunma sakın kalabalığa, kaldıramazlar hiçbir tenin hafifliğini,
zaten, anlamak istemeyeceklerdir küsmüş bir çocuğun ellerini.
Güçsüzdürler ve düşüverirler; artık acıyı duyumsamayan,
hep dövülmüş köpek gibi.
Senin en kalabalık yerin, avuçların. Aç ellerini, dökülüp dağılsın ne varsa.
Ne varsa yaşanmış, çizgilerinde saklıdır avuçlarının,
ne çok hüzünler biriktirmişsin orada.
Kaldır... Kaldır elini ışığa. Dans edecek tozu göreceksin.
Göreceksin. Ve anlayacaksın da.
Nasıl onulduğunu; dış savaşın iç yaraları...
İn. İn sokağa. Yıkasın seni kalabalık.
Bütün bu gitmeler, gelmeler, durup beklemeler, yanıltmasın seni.
Kimse kimseye ödünç bırakamıyor sesini,
kimse sevmiyor hiçbir yolculukta kendininkinden başka gölgeyi...
Kaldır elini ışığa. Kaybedersen yolunu, avuç çizgilerine bak, oraya...
Tozu göreceksin. ?Dış'ta savaş, ?iç'te yara...
Kimse, kimsenin çekirdeğine varamıyor... Nasılsa...
halen şiirle içiçe olduğunu görmek çok güzel tebrikler şair bu güzel şiir için 👍👍
kutlarım
bu güzel şiirin şairini👍👍👍