Görünmeyen İnsanlık
Başlangıçta sonu yaşamak...
Yaşam derinden sızlamaktadır
ağrısından düşüncenin,fikrin
daralı kabında.
Beynin ötesinde sızlayan düşüncedir.
Çırpınan,can çekişen
vurulmuş bir sapan taşıyla
küçük bir serçe misali.
Ağlayan gözlerimle beraber,
iliklerime işleyen bir soğuk.
Üşüyorum anne,yazında kışında
dünyanın bu yerinde üşüyorum anne.
Mahpustur bu yaşam
sevgisiz-saygısız,
dostsuz-yarsız,
parasız-pulsuz...
Nedir eldeki ?Nedir zenginliğimiz?
Nedir onca derde rağmen
ayakta tutan bizi ?
Biraz ümit,biraz sabır
işte bundan ibaret.
Kaybolanlar bulut bulut olup
bir sis gibi ağırca
çöktü yüreğime ve gözlerime.
Göremiyorum...
Çünkü görmek istemiyorum çirkinliği.
Gerçek bir tanedir ancak
herkesin,her şeyin gerçeği bir çok.
Gerçekler kişiye özel tapulu
sarhoş,uyur uyanık ayakta hala.
Tüm ağırlığına rağmen bu alemin.
*
Gözlerdir gören;
hırsızı,üçkağıtçıyı,dolandırıcıyı,soygunu.
Gözlerdir gören;
yalanı talanı,rüşveti,adiliği,
ihaneti,aldatmayı,fuhuşu,kumarı.
Gören gözler kör olup,
herkes bir yol bulup
gider gider durur.
Gözler,
kalp,
sevgi,
aşk,
sevgili,
dost,
dostluk;
göstermeyince yüzlerini
göremeyince gözler
neylersiniz beyler ?
Egosentirik,mezopisişist,sadist,
-diyalektik,materyalizm-
septik,diyalog,metod,realite,
monolog,kapital,komünite,mistik,
ab,aş,us,zafiyet,elem,
days,months,years...
düşünürüm beyler.
İnsanlık sadece beden taşımak değil,
nefes alıp vermek,
yemek yiyip,
gezip tozmak,
tüm hataları,suçları,
yanlışları,ayıpları
yapmak hiç değil.
İnsan kalıcıdır dünya kaldıkça
bir şey yaptıkça.
Derseniz ki;böyle değil
bir şey diyemem
-ben sizden değilim- demekten başka...
5 Şubat 1991