Göz Kapaklarımdan Gök Kapılarına
diz kapaklarımdan tırmanan karıncaların
tenimde yarattığı o hisle ürpererek
rakı kadehlerindeki lekelerin nasıl olup da
dudaklarımı yıprattığını düşünürken
yağmurun verdiği o huzura inat çamura bulayıverdi
ikimizi de kaldırımlardan düşen hayat
Şifacı kadınların tükürük bezlerinden beslenen
hastalıklı düşünceler kadar acımasız zalim hatta
çürümüş bir zaman heyulasıdır buzun suda kırılma sesi
oysa münzevi bir çığlık gibi bende kıyametler kopartan
onun suya bu derece karışmasının hissizliğiydi
ağlıyor musun diye sordu anlamıyorum dedim
ağaran güne inat kuş sesleriyle
yürüdüğüm yolda yaprak hışırtılarına karışarak
rüzgarlara kapılıp gitmek vardı şimdi
soran olursa yok oldu diyebilecek birisini
bırakabilseydim ardımda belki de bir hikayemiz olurdu
kendinden geçemeyenlerin bir hayatı olmaz
suskunluğumun asıl sebebini
anlayamayacağını çok da iyi bildiğim için
yazdığım bütün şiirleri efsunladım
ne sen anlayabilirsin ne de anlayan biri
içindeki esrarı açığa çıkartabilir çünkü
bu gökyüzüne bu gönül kapısını kapattım
.