Gözlerimizin Türküsü
gözlerimizin türküsü
eski bir şehirden bakıyorsun
uzun zamandır yoksul bir annenin gözüyle
isli ve kömür kokan bir şehirden
göçmüş gibi simsiyah uzanan ufka
gidenin ahı kalanın ömrüne yapışır bilmezsin
trenler geçiyor üstelik uzaklarından
kampanaları çıldırasıya uğulduyor elveda elveda
içlerinde el sallayanlar var içlerindeki acıyla
akşam pazarlarında unutulanlara sayıyorsun
kaybettiğin yılları da sakın unutma
gözlerin bir türküye eşlik eder gibi kadın
rüzgara yağmura ve kara aldırmadan bakıyorsun
aşkı tanıdığında çocuktun aldatıldığında da çocuk
şimdi gittiğin yerlerdeki kuşları seviyorsun
çocuklar göğüs kafesinde hala uyuyor kuşları uçurma
kaderin hayattan siyahı da kıskandıran
bir başka renk çalmış iken sen gülümsüyordun hatırla
sarhoş bir adamla yaşamak ise ürkmüş atların
kırılan ayakları için vurulması gibidir bu mevsimde
ilkbahara kadar diren sonrası Allah kerim vurulma
artık iyileşmeyen yaraların var üstelik bilimsel
ruhunun en derin yerlerinde kalan sırlarınla yaşamalısın
ayyuka çıkmış bir haber için de ortalığı olur olmaz velveleye verme
intizarlar duyarsan da bir süre daha duymamazlıktan gel
bizim iklimimizde bu sebeple kıymetlidir yağmur yağmuru bekle