Gül Ağacı
sözün sahibi ne diler bilmem amma
gönlümün sahibi o bahçede güllerle beklesin
hani olur ya bir gün dönmek isterse
bir bulut gibi kaplayıp gök yüzünü kırlangıçlar
dönüp dursunlar başının üstünde neyleyim
eski yağmurların yeni topraklara düşmesidir aşk
belki de bir gökkuşağı olurum avuçlarında
dayanamaz tutar tutar da bırakmazsın
bereketli ellerin acısı ayrı ellere tez düşer
tohumu çatlatanı bilmeyenin ürün beklemesi ne boş
hangi akılla sardın yaralarını eski usul bu
yara kapanır ancak bastığın tütünün izi kalacak
yürümediğin yolların taşları illa ki nasırını azdırır
kimse inanmıyor biliyorum inandığım kadar sana
oysa düşünmek yeterlidir düşmeye gerek yok aynı acı
içten yananların hiçten bile sesini duyar Tanrı
bulutlarla kaplı gökyüzüne kaldırıp başımı
üşüdüğüm şu anın kuşkusuz tek düşüncesisin
biliyorum mevsime yenik düşen yüzün gülmeyecek
benimse şu sıralar başım müthiş belada affet
kurumuş yaprakları yeşertmeye gücüm yetmeyecek
kuramayacağın hayallerin eşiğinde tek başına oturan
ela gözlü gamzeli çocuklara seslen onlar susmasınlar
zerre miktarı atom bulup yüreklerinde patlatsınlar
ölüm variyetten eksiklikse aylar var zaten ölmüşüm
kalınca tek başına kitabı düşürdü elinden yere
soluk güller sarı sayfalardan kucaklar hayatı bilmişim
anlatmak belki anlamaktan geçiyor yazmak yaşamaktan
esrik başım eksik kelimelerle uğraşamayacak artık
çünkü yazmak şahadet etmektir yaşamak denen illete
son sözüm iki gözüm ben ölünce sen vasiyetimi bilerek
deniz ol gel rüzgar ol git gamzelerime gül dik bir şiirlik
"tohumu çatlatanı bilmeyenin ürün beklemesi ne boş" altını çizerek bir okur olarak kendime sakladığım dizelerden birisi.
Tebriğimi bırakıyorum, eksik olmasın kaleminiz.
Son zamanlarda burada okunacak şairlerin ve şiirlerin olması kendi açımdan baktığımda mutluluk. Öte yandan bu konuda sıkıntımda büyük. Genelde iyi şiirler yazanlar var bu ülke de. Kalemi sağlam olanlar ve duyarlı edebiyat sevenler var. Neden pek tanınmazlar? Neden pek okunmazlar neden o çok bilmiş basım evleri şiirin abileri ablaları bu insanları okumazlar araştrmazlar? Galiba şiirde Hiyerarşi bir düzen var. Bu düzeni dayatanlara baktığımda Robert koleji Galatasaray Koleji ve benzerleri hatta bazı yazarların Boğaziçi mezunları olması ki Fransız kültürüyle beslenmiş şairlerde var...Koskoca Türkiye Cumhuriyetinde Nazım Hikmet Cemal Süreyya Ataol Behramoğlu Edip Cansever Orhan Veli Kanık Yahya Kemal vs... Küçük İskender hariç sadece okunacak bu insanlar mı var sorusunu sorduğumda ne olur? Doğrusu Hiyerarşi Düzenini sevenler kıyamet kopartırlar...İşte üzüntüm hüznüm ve mutsuzluğumda bu benim...Bu insanlar yüzünden yeni isimler tanınmıyor. Edebiyat konusunda bu HİYERARŞİ ANLAYIŞI sonlanmadıkça iyi kalemler ne yazık ki okunmamaya devam edecek. Aslında en büyük yanılgımız nedir biliyor musunuz? En büyük yanılgımız bu insanlara BİAT edenleri önemsemek...Kendimce bu sayfalarda dolaşırken öyle dizelere rastlıyorum ki; bana kalırsa Nazım'ın tüm şiirlerinin üstünde. Ne demişsiniz? "çünkü yazmak şahadet etmektir yaşamak denen illete "...Kutlarım...
Bir mevsimin şiir sesli serencamı. Duygu dünyamız kendini şiirde seyretti. Tebrik ediyorum efendim. Güne gelmeyi hak eden dizeler..
Gamzeleri bilemem de yüreğimize bi güllük şiir dikildi usta tebrik ve saygımla nice bayramlara diyelim nice şiirlerinize saygıyla..
“ çünkü yazmak şahadet etmektir yaşamak denen illete”
Şahit ; şiir olsun şair
Kutlarım .