Gülkurusu
o
yalnızlığı kulağına dayamasa veyalnızlık çınlamasa başka şehirde...
acının gölgesine değen kavgada öptüm denizi
gün mü soluyordu yoksa
rengi bu muydu sevişmenin
kalbimde...
gece
ağır ağır ilerlerken bağırdım güneşe
ruhumu ayıkladım gülkurusu anılardan
ve bir kere daha eskidim zamana
boşluk ilhamıma gelen müjdelerin çocukları
size yalandan
ertelenmiş bir ay’dan
bahsetmezdim oysa
bırakın ellerinizden düşe kalkan
yazgıları...
canımı kesen orman tutarken soluğumu
duygularım iki büklüm toprağın altında
ki;
beyaz bir tohum açıyorum
dinlemez mi zeytinler
dinlemez mi kıyıda tek başına tekneler
sabah saçlarını örerken ölümün
sürgünüm aslında
denize...
sürgünüm dört mevsim
rüzgara...
biliyorum
rahatı kaçıyor gökyüzünün ve kuşların
taze omuzları taşıdıkça dağlara
sessiz kalıyor dilimin ucunda
yürüyen gölgeler
ki,
karanlık bir odanın içinde dans eden ruhum
sanki ışık parçası
ama ben
bana sallayan elleri bilirim
hep sonralar doğar
küçük bir serçeye kıyarım
keşke o;
yalnızlığı kulağına dayamasa ve
yalnızlık çınlamasa başka şehirde
.......