Güllerin Efendisi
Nur yağarken Mekke'ye gecelerden bir gece,
Esti cihana rüzgar , yücelerden de yüce
Kainatın sahibi yeri göğü yaratan
Cahiliye devriydi, 'Dur!' dedi durdu zaman.
Aşk ile açan güller teninde kokacaktı
Bir yahudi nübüvvet mührüne bakacaktı
Güllerin efendisi sen gelirken dünyaya,
Gökyüzü benziyordu masmavi bir deryaya.
Rahmet olup yağdılar, melekler sıra sıra.
Hasretle bekliyordu, gözü yollarda Hıra.
Sevgili, en sevgili, artık yakındı gelmen,
O mukaddes kadının yüzüne bakıp gülmen.
Sen Abdullah'ın oğlu, Amine'nin yetimi
seninle geldi işte putçuluğun bitimi
Ey yetimler yetimi ne kutlu doğumdu bu,
Gelişinle yıkıldı bir yığın saçma tabu
Nur yağdı, karanlıklar kalbe hüzün yüklerken,
Ortalık aydınlandı tüm melekler beklerken,
Deniz mürekkep olsa, ağaçlar olsa kalem
Hakkıyla yazamazdı vallahi seni alem
Bahar geldi dünyaya, açtı nadide çiçek,
Yüzünde gülücükler, nasıl hoş, nasıl gökçek.
Mucizeler görüldü örtmedi bulut ayı,
Dayanamadı çöktü ünlü Kisra Sarayı.
Yıldızlardan bir yıldız parlarken asumanda,
Dediler işte geldi Resul ahir zamanda.
Şaşırdı olanlara iblis köşeye sindi.
Mecusilerde ise hep yanan ateş söndü.
Kainatın hamuru yoğrulmuş aşkın ile,
Sen oldun insanlığı taşıyan o menzile.
Selam sana ey Resul, Rabbin sevgili kulu,
Kendimize yol ettik gösterdiğin Hak yolu.
Gönderilen kitabı okuduk hatmeyledik,
Dilimizde salavat binlerce kez söyledik.
Ateşinle yandık biz, görmeden sevdik seni,
Gönlümüzden coşarak naatla övdük seni.
Aşkınla hemhal olduk geldiğin günden beri,
Ravzana yüz sürmeye, vardık çevirme geri.
Şefaat eyle bize yarın mahşer gününde.
Nilüfer şeref buldu o muazzez dininde.
29 ARALIK 2014