Güllerin Savaşı - Biri Ak Biri Al
Giden günlerin ardından bakakalıyor insan.
Ne umutlar ne de tutkular,
Birer birer yok oluyor,
Gülün özleminde,
Gülün hasretinde,
Kalmış bir eski anı gibi.
Yitik.
Kayıp.
Muamma...
Düşler havuzunda
Kirli umutlar serpiliyor sanki,
Suyun berraklığını kirletircesine,
Soluyor insan bedeni,
Soluyor çocukluk düşleri,
Kırılıyor birer birer tüm hayaller,
Bataklıkta yüzmeye çalışan bir balık gibi,
Çırpına çırpına batıyor yıldızlara bakarak,
Eski bir radyo sesi gibi tiz
Figanı sessizliğin suskunluğu gibi,
Duyulmayan melodiler,
Yazılamayan şiirler,
Bestelenemeyen şarkılar.
Söylenemeyen ağıtlar gibi batıyor.
Gökyüzünden yeryüzüne,
Düşlerin balığı bataklığa,
Son gördüğü ise umutların yıldızı.
Güller,
Kırmızı beyaz güller,
Biri al biri ak,
Biri kan biri ruh,
Biri can biri canan.
Sanki mavzerde kalmış iki asker,
Biri şehit biri gazi gibi,
Güllerin hasreti.
Yaşam hasretin denizinde yüzen bir gemi,
Ölüm gemiyi alabora eden bir girdap.
Yaşam ölümün kardeşi oysa,
Lakin ne kardeş ne de arkadaş.
Önüne geçebilir yok oluşun,
Çünkü güllerin hasreti,
Güllerin savaşına ait artık,
Ak gül Al güle okumuş meydan.
Fark arıyor kendinde,
Hak istiyor bahçesinde,
Unutmuş sanki toprağı,
Unutmuş sanki can olan cananı,
Kendisine yurt olan vatanı,
Sanmış bir kere gayrı olduğunu,
Vuruyor tek tek dikenlerini,
Kanatıyor Al gülün yapraklarını,
Dirhem dirhem damlıyor çehresinden.
Ak gül ise dalları kanlı.
Topraktan fışkırmaya başlıyor artık ağıt yaşları,
Al gülün feryatlarının ardından,
Ak güllerin arasında zakkumun olduğundan bihabersiz,
Kimse bilemiyor.
Kimse göremiyor.
Kimse duymuyor.
Ne yapılanı,
Ne de fesatlığı,
Güllerin yasları tutulurken bahçede,
Tüm çiçekler dağılmış dört bir yana,
Kimi sol köşede,
Kimi sağ köşede,
Kimisi ise vurdum duymaz.
Tıpkı hercailer gibi.
İşte güller savaşıyor güller,
Bülbüller için değil ülküler.
Ayrım için savaşıyor güller.
Hasretin bağrında değil.
Savaşın meydanında kanıyor.
O kırmızı güller,
Birer birer düşerken toprağa,
Yakıyor ağıdını mavi gökler.
Masumiyetin kayboluşuna,
Yas tutuyor bulutlar.
Bırakıyor yağmur tanelerini topraklara.
Gün olur da yeşerir diye,
O yerlere yığılan kırmızı güller..