Günaydın
Nasıl güzel uyanılırmış,
Gözlerinin içi gülerek
Gün ışığına bakarak,
Kocaman bir enseyişle
Günaydın diyerek birilerine...
Çocuk sakallar kesilip,
Fiyakalı giyinip,
Geç kalmadan fırlamalı evden
Gün aydına az var!
Bilmeli...
Yolda yürürken iç çektirmeli sonra
Çapkın çapkın bakmalı mâlûmâtlara
Günaydın gülümseyişiyle cıvıltılı sokaklarda...
Tebessümün yüzünde,
Gittiğinde sevdiğinin yanına
Yürüdüğün yolda bırakmalı!
Geçtiğini, gördüğünü...
Ve...
İşte o andır!
Yol yorgunluğun gider o vakit,
Gözler sevişirken usulca...
Çınar gölgesine kondurulmuş,
Sahili susturan o çay bahçesine gitmeli sonra...
İki çay söyleyip,
Hayata iki şeker atıp karıştırmalısın,
Günü aydın eden gözlerin senin olduğunu bilerek...
Ben çıkıyorum artık bu şiirden,
Size de günaydın olsun...