Günaydın Geçmişim
Yağmura koşuyorum,
Sol cebimi dolduran misketlerim
Anahtarlığımda bir kurdun keskin dişleri.
Yorgun bedenimin yükünü çeken ayaklarım,
Çocukluğumu bıraktığım karşı mahalle bakkalı.
Zararına satışların mendil sallayanı,
Kürk mantosuna yapışan çiğ tanecikleriyle
Kirpiklerine vuruyordu ağlamaklı gözlerin.
Ben on sekizinde, borçların faiz kuyruklarında,
Adıma tanımlı olmayan sıra numaralarında arıyordum seni.
İsmi her haykırılmadığında,
Bir sonraki diye girdiğim araba çekilişlerinde,
Ya çıkarsa diye oynadığım yılbaşı biletlerinde
Nasıl olsa karışılırız edasıyla, belasını arıyordu yüreğim.
Çatlak bir çatının, evine sızan belalı yağmur gibi,
Yüreğime girişinde saklıydı beddualarım.
Sen bana çok geç kaldın, benimse hep erkendi sana rüyalarım...
“Sessizce otur, kalbim, toz savurma.., izin ver dünyanın sana yol bulmasına”. Bu şiirinizi en içten dileklerimle tebrik ediyor, saygılarımı sunuyorum efendim.