Güneş İkiye Bölünse
Her saniyesi başka bir ağaç kılığında
Gürgen, kızıl çam, ardıç
Kibrit kundakladı
Soy bağı olan Ağustos ormanını
Utanmadı
Karasala tecavüz eden çöl iklimi
Tenimizde
Kıymık kıymık kıvılcım ucu
Kimse görmedi
Alevin elinde yağlı bir urgan
Suyun boynunda buhar
Olgunlaştı meyve sebzeler
Bu sıcaklar bizim mi Rabbim
Ham mı daha insanlar
Güneşi emiyor toprak
Sarnıcımızın memesinde yoklar
Çiçeğe has dudaklar
Neden sönmez bu soba
Neden Eylül'den geriye taşmaz
Soğuk ayrılık ayaz hıçkırıklar
Neden devrimci bir karakış gelmez
Tundra inkılabı yapmaz
Şimdi güneş ikiye bölünse
Çağrılsa papatya sarısı bir rüzgar
Ama ne çare
Sonsuz bir alemdeler
Süleyman ile son Peygamber
Ne demişti Nazım usta; “ Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı.”
İşte o misal,günü gelir elbet, Çiçeğin,toprağın ,ağacın günü
Kutlarım Kazım bey .
Kimine göre ham, kimine göre çiğ hâlâ insan evladı. Bana sorarsanız mikrobun... Hem de kanser mikrobu... Nasıl ki kanser hücresi yer bitirir yaşadığı bedeni, nasıl ki kendini de sığındığı bedeni de yok eder, bizler de o misal, sığındığımız doğayı yok etmek için yarış halindeyiz adeta... Düzeltmemiz de imkansız bence... Ne acı! Duyarlı yüreğiniz var olsun üstad... Şamar gibi şiir vesselam. Saygılar.