Güneş Ve Umut
suları yarıyordu umut
umut
gözde ışık
yürekte serinlikti
bir çift mavilik yıkıyordu yeryüzünü
ıslanıyordum gittikçe
boğazıma dolanıyordu çocukluk
Ve en çok düşsel gülüşlerim
enkaza dönüşüyordu
dünya gölgeliydi
ayakucumda karıncalar
ben farkında olmadan
çamurlaşıyordu bedenim
bir bakmışsın leyla olmuşum
Karışmışım büyük ummana
bir eylül bakışı sarmış yalnızlığımı
sarı yaprağın hüznü ile
toprağa karışmışım
-ah alın yazım!
içimde bir vatoz yüzüyor
ölesiye bunalmışım
bulutlara uzanmışım neden sonra
ayla sohbete dalmışım
Kim bilir
belki de
ezgisi yarım kalmış
türkü olurum
-dumanlı dumanlı oy bizim eller
hiç nefes almadan
katilime sövmüşüm
ah nasıl yakalanmışım
kader boynuzundan
yıldızlara ışınlanmışım
içimde kaldı yaşamak
içimde anama sarılmak
yeşil tarlalarımız vardı bizim
buğday başakları güneşle yarışan
güzel hayallerimiz vardı
ve köyümüz
dağların zirvesinde
insanlık henüz ölmemişti yeminle
Ağrı şahit yeşil gözlerime
ve dağlar taşlar
ruhunu öldüren katilime
gölgesi siyah
yüreği çalıntı
nefesi küf kokulu
anam şahit bir de
içimdeki şenliğe
ellerimde hala süt kokusu
bu en son ki;
katilimin oyunu