Güneşin Doğumu Olur Elbet
Ahlarla geçen bir ömrün yamaçında
Sırt verdiğim dağın infilâkı gibiydi
İki dudak arasına kıvrılmış
Bıçak gibi kesen bir çift sözmüş meğer
Derin uykudan uyandırıp
Ve umudu piçleştiren
Ki; bir yüreğin yalanından ayılmışlığım ilk kez değil.!
İlk kez değildi içimde ölüme uçan kırlangıçlar
Hayallerin rüzgârla dansı
Yetmedi belki, ama artık tamam
Bir hiç uğruna kendimi avutmuşluğum
Heba etmişliğim.!
Oysa;
Dibi görünmeyen bir kuyuya taş atar gibiydi
Bende birikmişliğin
Titrerdi içim, adın dilime oturunca
Bütün sözcükler kıyama dururdu
Gözlerim güneşi kucaklar gibiydi yüzünü görünce.
Gözlerimi perdeleyen sismiş
Aklım silkelerken kendini
İçimi yakan pişmanlık ateşi
Genzime dolanan dumanmış meğer
Öldürür mü beni.?
Yok
Yok
O kadar kolay değil
Yine de olsun be gülüşü güzel.!
Bu ilk yıkılmışlığım değil
Ne de son.
Ayağa kalkışım olur bir gün.
Karanlığa sükunet eden
Güneşin doğumu olur elbet
O gün gözlerime bahar
Yüreğime cemre düşecek...