Güruh
Omuzlarınızda taşıdığınız melekler adına susun ve dinleyin!
Tek gecelik haz'ların ışığında aşk'la cilveleşiyorum!
Ben hangi zindana meftun olsam oraya piçlerinize bahşettiğiniz aşk doğar.
Şefkatinizle beslediğiniz tüm umutlar,
Gri uçurtmaların gölgesinde yok olur.
Gözlerinizden sızan zehir, şeytanın rahmine düşer,
Günah bal tadında olur, fahişelerin tadı damağınızda iz bırakır.
Siz hangi denizde arınmak isteseniz, içinizdeki çöl boy verir,
Abad olur her düş kırığı, şizoren düşüncelerinizin derinliğinde boğulursunuz!
Kelimeleriniz sabrınızı dirhem, dirhem öldürür,
Sessizliğniz ise, boğazınızı tırmalar..
Bütün Eylül'ler size göre lanetli mevsim,
Bana göre ise, yeniden dirilme vakti!
Ben hangi şiire dokunsam parmak uçlarım yanar,
Satır aralarında gizlediğim onca hayatla beraber..
Masum bir çocuğun tebessümü benim gülüşümle kirlenir.
Çaresizliğimin günyüzü ise, onun bayramı olur.
Temennilerimin anavatanı kış'tır!
Üşüyen toprağa cemrelerim hep puslu saatlerde düşer,
Ve bilinir ki,
Şah'ın kalesi hiç fethedilmemiştir..
Siz hangi zaman dilimine küfretseniz, yaşam ayaklarınızın altından kayar.
Keşkelerinizin bir ucunda perişanlığınız,
Diğer ucunda tüketemediğiniz sorularınız yatar.
Masallarınızda yaşattığınız hangi varlığa taptıysanız,
Mutluluğunuzu en çok o kırbaçlar.
Lakin, bunu asla bilemeyecek kadar cahildiniz!
Sahi, niye bu kadar şaşırdınız?
Oysa ki, size en başında söylemiştim
Benim ellerim hep soğuktur!