Güz Öpüşleri
her sonbahar geldiğinde
yün bir boğazlı kazak
yumuşaklığında
beni sımsıkı saran
senin
o ten kokusu kıvamındaki
ısıtmalarını özlerim...
ve şimdi
sen hiç düşünmezsin değil mi
şu benim
buz tutan
güz üşümelerimi...
her sonbahar geldiğinde
ve ben
her sobayı yaktığımda
hani o tembel
uyuşuk kedimiz gibi,
atıp da kendimi ardına
ve büzüşüp de seni düşünürken;
gözlerim dalar,
karşımdaki
o çıplak kızılların
o mutaassıp karanlığın gözleri önünde
hiç utanmadan
öylece
orta yerde
en ayıbından
şu dökük tavanla
alev alev
ve arsızca sevişmelerine....
ve hani
dışarıda
yapraklar
gölge gölge dökülürken
ayaz bir sokak lambasının ışığında;
ve hani
içeride
o en iç gıcıklayıcı
bir soba harının
o dayanılmaz çekiciliğinde
ve sanki
sana ilk defa dokunmak gibi
bir hisle;
alev gibi
ateş gibi
cehennem gibi
o ruj kokan
kırmızı dudaklarını özlerim...
ve şimdi...
söyle
sen hiç düşünmezsin değil mi
nasıl da özlediğimi
kızıl bir ruj kokusu
kahredişliğindeki
senin
o güz öpüşmelerini....
çok anlamlı sayıh haklı zaten yerini de bulmuş tebrik ederim saygılar