Güz Yolcusuna
Bir narenciye kasabasından
çıkıp gelen çocukluğuna aldanma
tütünden sararan parmakları gibi babanın
sevmeyecek seni hiç kimse
yaşamak bu manada bize haram
o zaman gel eksik bir aşkın
şiirini yazalım madem
ama dur önce sen anneni öldür
göğsündeki ağrının sebebi o dur
sonra ben paslı bir makası
ciğerlerimden çıkartayım
hüzünle geçen gecelerin sonunda
isyan etmiş çocukluk anılarının
fısıltı gibi korkunç bir frekansından yakaladım
eteğinden öptüm o herkesden kaçan
köylü çocuğu gözlerinin
sen de sevebilirsin diyen bir fikri çaldım
yazmaya çalıştığım bir şiirin tam da ortasından
sonra mümkündür lakin inanması zor
diyerek ağuladım yüreğimi
nazarınla güzelleştirmek bir hayatı
keşke bir kere görebilseydim gözlerini
ne zaman temizlemeye kalksam sofayı
dağılan süpürge tohumlarıyla
Aya karşı ulurken buluyorum çakalları
sonra çilingir sofralarında ardı ardına kırılan
bardakları kınıyorum bu nasıl makam
bir tutamcık mutluluğa bir ömür harcatan
yine telaşlandım bak yine öfkeli
kibirli ve küstah bir adam oldum kendime
keşke bunca yaşamak yerine Ankarada
bir kestane ağacının kurumuş
yaprağı olabilseydim ayaklarının altında
Çokça tebriklerimle usta
iyi şiir.... ve güne çok yakışmış kutlarım bir fikri çalan şiir yüreği...