Hadi Bana Gitmeyi Öğret
Ne güzelde gittin o gün...
Beni yüzüstü bırakıp,
Suçlu olan benmişim gibi
Yüzünü asıp
Ne de güzel gittin.
Adımı ağzında küfür yapıp,
Adımlarını büyük büyük atıp,
Sol yanımı da soluksuz bırakıp
Ne de güzel terk ettin beni.
Ağız ucuyla güle güle deyip,
Kalbimi daha yakmadan küle çevirip,
Bedenime öldü süsü verip
Nasılda gittin öyle.
Saatini yokluğuma kurup,
Beni rüyalarda unutup,
Acıları da başucuma koyup
Ne de güzel kaçtın geleceğimizden.
Hep seninleyim diye söylenip,
Canımı nasıl yakacağını çok iyi öğrenip,
Gideceğin yolları iyice ezberleyip
Nasılda uzaklaştın benden.
En zaaf anımı yakalayıp,
Kalbimi en derinden yaralayıp,
Yaşadığımız onca şeyin üzerini karalayıp
Nasılda çekip gittin öyle.
Cebimdeki umutları gasp edip,
Beni gecelere hapsedip,
Işıklarımı da peşinden sürükleyip
Nasılda koydun beni karanlıklara.
Biliyor musun?
Gittiğin günden beri,
Hep özenmişimdir o gidişine.
Yüzünü asıp,
Düşlerimi idam edişin.
Gözlerimi kendinde takılı bırakıp,
Bana gidişini izletişin...
Keşke bende becerebilsem.
Çekip gidebilsem kimseye hesap vermeden.
Şimdi elimde,
Terk edebileceğim bir tek benliğim kaldı.
Hadi bana gitmeyi öğret.
Oda nasıl bir benlikse
Baştan aşağı senden ibaret!