Hakikat Sahnesi
Benim hayal ettiğim, gerçeğimin gölgesi,
Gerçi bütün gerçekler, bir gerçekle iç içe.
Bir ışıkla bir cisim, bir gölgenin belgesi.
Yok dersem, o orada, var desem benzer hiçe.
Gölge gövdeye bağlı, o ondan kopuk değil,
Şayet güneş olmasa, gövdede görünmezdi,
Gölge, batıdan başlar, doğuya eder meyil.
Uzar kısalır uzar, geceye bürünmezdi.
Tartsan tartıya gelmez, ölçsen yerinde durmaz,
Gözünle görsen bile, elinle tutamazsın.
Aslından kopartılmaz, gölge hayalde kurmaz,
Ancak serinlik verir, içemez yutamazsın.
Hacivat'la Karagöz, birer gölge oyunu,
Arkadan ışık vurur, ön tarafta bir perde,
Bir kişi canlandırır, kuklaların huyunu,
Kuklacının sesi var, bir ağızdan her yerde.
Uçsuz bucaksız evren, işler sayıya gelmez,
Işık nerden vuruyor, ipler kimin elinde.
Ne muazzam sahne ki, bir şey artmaz eksilmez,
Görünen hangi gerçek, hayalin gölgesinde,
Her türlü fiilleri, icat edip işleyen,
Bunlara düzen veren, bir olur çok olamaz.
Muradı İlahidir, bunu böyle isteyen,
Aklıselim hiç kimse, ikinciyi bulamaz.
Fiillerle görünür, sıfatlarıyla görür,
Sıfatlar Zat'a bağlı, Kaplayan Allahlığı.
Nefis ölümü tadar, bütün bedenler ölür,
Söyleyin yaralıya, bıraksın ahmaklığı.
17.01.2013