Hal-i Pür Melalimiz
Kimi yuvarlar lafı, kimi dilden sarkıtır;
Eğdirse de sözcüğü, yatkınım aksanlara.
Hem çorbayı soğutur, hem elini ısıtır;
Nefesi sanki şifa, şaşkınım insanlara.
Pembe, kırmızı, kara; bazı sözler rengârenk.
Masallar hayal süsler, demek ki pembeye denk.
Ayarı bulsun diye, taşımam lazım mihenk.
İster ak ister kara, dargınım yalanlara.
Bestekâr üretirken, benzersiz bir melodi,
Henüz kimse duymadan, uğrun çalar efendi.
Duyar hüzzam eseri, sanır bir Acemkürdi.
"Hırsız" diyecek kadar, kızgınım korsanlara.
Sesli harfleri yutup, yazışmak yeni bir dil.
Dilin adını sordum, internette anadil.
Hızlı sohbet uğruna, Türkçe olmuş muadil.
Türkçem yerle bir ise, kırgınım lisanlara.
Sonbahar geldiğinde, tüm yapraklar dökülür,
Yıllanmış ağaçların, birden dizi çözülür.
Ama unutmayalım, ağaç ayakta ölür.
Sararıp soluyorlar, ışkınım hazanlara.
İnsanlar arasında, kalmadı dostça kelam,
Nerdeyse vermez oldu, yoldan geçen bir selam.
Paraya hırslandık hep, dost unuttuk vesselam.
Suskun görünsem bile, hırçınım düşmanlara.
Nice yürekli yiğit, ay yıldıza verdi can.
Taşeronlar bilsin ki, bölünmez aziz vatan.
Dev cüceler kışkırtmış, her yanda dökülür kan.
Coşkun sesine hayran, meftunum ezanlara.