Hasan
öyle severim ki Hasan ı
tatlı dilini
kel kafasını.
Hasan
bizim orda oturur,
çocukluk
askerlik
kader arkadaşım benim.
aklımdan hiç çıkmaz
daha küçücükken
annesi ölmüştü,
okula gidememişti..
o zaman düştü daha
alın yazılı,
nakış işlemeli yollara
sarhoşluk,
serserilik
hovardalık dolu yıllara.
bazen giderdi..
tam bir sene gelmezdi
kış balıkçılığı derler bizim oralarda,
ben hiç bilmem.
her gelişinde
gençleşmiş görürdüm o nu,
bakımlı
alımlı..
paralıydı.
kurardık masa deniz kumunda
sabaha kadar ıslardık hatıralarını,
onun çektiğini ben çeksem
vallahi
kimse toplayamazdı parçalarımı.
evlenmişti bir ara
bir de kızı olmuştu..
nedense
ikisi bir olup terkettiler hasan'ı,
hala sormam ''niçin'' diye.
tek başına yaşıyor şimdi
babadan kalma bir evde,
her gidişimde ziyaretine
kucak dolusu öpücüklerle karşılar beni,
hep kıvırırım
yan çizerim
anlatmasın diye dertlerini.
biliyorum !
ölüm o na öylesine yakın ki
pencereyi bir açsa,
mezarlık hemen karşısında
annesi
babası
abisi
hepsi..hepsi orda.
ya ordan biri kalkıp ''GEL'' dese o na
ya ben !
evinin yanından her geçişim de
''hasaaaaannn'' diye seslendiğimde
çıkmazsa kapıya..
aklıma gelirmi
yatağını değiştirdiği,
bir ''elveda'' bile demeden
yan mahalleye geçtiği.