Hasretin Şehrinden Ellerine
eskimiş kilimler gibi bölük pörçük
yamalı hatta paramparça
kendi ekseninde dönüp duran
ölümcül bir iklimken
şu hayat dediğimiz muamma
ne kadar geç kaldın sen ey sevgili Meryem
ne kadar soğukken
baş ucumuza dikilecek servinin
tohumunu attın bu dünyaya
şimdi elleridir çatlayan
dudaklarımdan uzak ve suya hasret
rüzgarlardan nasipli yıldızlar gibi
yatsı vakti bir uykuyla cem edip ak pak
yanaklarımdan dökülen
hasretin dilini kestiğim türkülerin
kerem et lütfu bol Tanrım
üç dağın ardından bakan o benim çünkü
yârim İstanbul’u mesken tuttu benim
bir destanın içinde zamansız
mekansız dönüp duruyorken dünya
kehanet bu ölmedi senin evladın
yani hala umut var yardan oğuldan ve aşktan
annem sen şimdi gel gece git istersen
kundakta konuşanın saçları gibi
pırıl pırıl sevdalar ver bize
yeniden görsün dünya Ahmedin neslini
yeniden öldürsün Tanrı ölümü
Kutlu olsun usta ;)))))))
hayatın muammasına rağmen inadına şiir... tebrikler şair